Türk Silahlı Kuvvetlerinin, 12 Mart 1971 târihinde Süleyman Demirel başkanlığındaki Adâlet Partisi Hükûmetini istifâya zorlayarak ülke idâresine dolaylı bir şekilde müdâhele etmek için Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a sunduğu yazılı muhtıra.
27 Mayıs 1960 ihtilâliyle Demokrat Parti İktidârına son verildikten sonra hazırlanan 1962 Anayasasındaki temel hak ve hürriyetleri istismar eden bâzı kimseler, Türkiye Cumhûriyetinin temel nizâmını yıkıp yerine komünist bir idâre kurmak için çalışmaya başladılar. 1965 ve 1969 senelerinde yapılan genel seçimleri Süleyman Demirel başkanlığındaki Adâlet Partisi kazandı. Seçimle iktidâra gelme ümidini kaybeden ve CHP’nin de destek ve teşviğini gören komünist düzen taraftarları, bâzı Anayasal kuruluşları kendilerine üs olarak seçtiler. Üniversitelerde ve bilhassa Orta Doğu Teknik Üniversitesinde teşkilatlandılar.
İlk zamanlar masûm öğrenci istekleri bahâne edilerek gösteri ve boykotlar yapıldı. Daha sonra sopalı ve silahlı çatışmalar şeklinde olaylar meydana geldi. Anayasa hükümlerine göre kurulmuş olan bâzı dernek ve sendikalar da gösteri ve şiddet hareketlerine katıldılar. Gelişen hâdiseler üzerine toplumun büyük kesimi, devletin devâmını isteyen devlet büyükleri ve Silahlı Kuvvetler mensupları gidişten endişelenmeye başladılar. Hükümetin aldığı bâzı tedbirler ise gelişen hâdiseler karşısında yetersiz kaldı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Fâruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu tarafından hazırlanan muhtıra Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a sunuldu. TRT radyolarından yayınlanan muhtıra kamuoyunda büyük yankılar uyandırdı. Muhtıranın metni şöyleydi:
1. Parlamento ve hükümet; süregelen tutum, görüş ve icrâatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluk içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak umudunu kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları, tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhûriyetinin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.
2. Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek; çârelerin partilerüstü bir anlayışla meclisimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek; anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kânunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zarûrî görülmektedir.
3. Bu husus süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri, kânunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhûriyetini korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idâreyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır.
Bu muhtıradan sonra İkinci DemirelHükûmeti istifâ etti.Partiler ve parlamento varlığını devâm ettirdi. Muhtırada belirtilen Partilerüstü Hükümeti, 26 Martta, CHP’den ayrılarak bağımsız olan Prof. Nihat Erim kurdu. 24 bakanlığın bulunduğu bu hükûmette AP’den 5, CHP’den 3, CGP’den 1, tabiî senatörlerden 1 kişi bulunuyordu. Diğer 14 bakanlığa ise parlamento dışından teknokratlar getirildi.
Erim Hükûmeti, anarşik hâdiseleri bastırma ve anayasanın öngördüğü reformları gerçekleştirmeyi hedef olarak seçti. Muhtıra öncesinde sol eğilimli teşkilâtların başlatmış olduğu silahlı hâdiseler daha da arttı. Bunun üzerine 26 Nisanda aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Diyarbakır’ın da bulunduğu 11 ilde sıkıyönetim îlân edildi.Sıkıyönetimin îlânıyla birlikte silâhlı hâdiselere karşı sıkı tedbirler alındı. Anarşik hâdiseleri tertipleyen ve çıkaran,anayasa düzenini yıkmak için çalışan pekçok kimse tutuklandı. Anayasada bâzı değişiklikler yapıldı. Anayasa Mahkemesi siyâsî yelpâzenin sol ucundaki Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile sağ ucundaki Millî NizamPartisini (MNP) kapattı. Sol hareketin liderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Hüseyin Arslan hakkında îdâm cezâsı verildi. 6 Mayıs 1972’de îdâm cezâları infaz edildi. Şiddet hareketlerine ve hâdiselere katılan rejim aleyhtarı diğer kimselere de çeşitli hapis cezâları verildi.
Erim Hükümetine reformları gerçekleştirecek ekip olarak alınmış olan ve sonradan 11’ler olarak adlandırılan bâzı bakanlar 3 Aralık 1971’de istifâ ettiler. Bu gelişme hükümetin yapmak istediği reformların önünü daha da tıkadı. Daha sonra kurulan İkinci Erim, Ferit Melen ve Naim Talu hükümetleri de reformlar husûsunda sınırlı çalışmalar yapabildiler.
12 Mart idâresi, 19 Ağustos 1972’de ordu içindeki değişikliklerle yeni bir döneme girdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç emekliye ayrıldı. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler; Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun yerine de Kemal Kayacan getirildi. Daha sonra Fâruk Gürler, 5 Mart 1973’te askerlikten ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjanından senatör oldu. Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduysa da AP ve CHP’den yeterli desteği göremedi. Seçilemeyeceğini anlayınca da adaylıktan çekildi.
Cevdet Sunay, 28 Mart 1973’te vazîfeden ayrılınca AP ve CHP’nin üzerinde anlaştığı kontenjan senatörü Fahri Korutürk, 6 Nisan 1973’te Cumhurbaşkanlığına seçildi. Bunu, sivilleşmeye doğru daha hızlı adımlar tâkib etti. Ağustostaki Yüksek Askerî Şûrâ toplantısından sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur da emekliye ayrıldı. Böylece 12 Marttaki Askerî idâreciler tamâmen tasfiye edildi. 14 Ekim 1973’teki genel seçimlerle 12 Mart dönemi son buldu. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP, Mecliste ekseriyeti elde edemediği için MSP ile koalisyon hükümeti kurdu. Her iki partinin anlaşarak 1974’te çıkardıkları genel afta 12 Mart döneminde tutuklanan ve hüküm giyen anarşistler serbest bırakıldı. Yavaş yavaş tekrar gelişen gösteriler ve silahlı hâdiseler ikinci bir askerî müdâhaleyi yâni 12 Eylül 1980 Harekâtını getirdi.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 15
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"