II. Murad Han ve Fatih Sultan Mehmed devirlerini okurken vatanımızın oluşmasında çekilen çilelere, verilen amansızca mücadelelere ve dökülen gözyaşlarına şahit olacaksınız. Buna rağmen Osmanlıların bu uğurda gösterdiği fedakarlıkları layıkıyla anlamak ve anlatabilmek hakikaten güç. Samimi bir gayret, tertemiz bir inanç ve muhteşem bir azim... Bütün bunların yanısıra bu güzide vatanı teslim edecekleri nesilleri de bir an olsun unutmadılar.
Onları ilimle mücehhez kılabilmek için aynı azim ve kararlılıkla gayret sarfettiler. İlme verdikleri değer ve ilim adamlarına gösterdikleri saygı her şeyin üzerinde idi. Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb (ilim rütbesi rütbelerin en yücesidir) sözü onlar için en mühim hayat prensibi olmuştu. Bu itibarla İstanbul, fethedilmesi ile birlikte bir saraylar şehri değil, dünyanın en büyük ilim merkezi, bir üniversiteler beldesi halini aldı. Kalemle kılıcı yan yana yürüten Osmanlıların hayatı, bir tarih ziyafeti halinde, Kayı II'de devam ediyor.
Bir baş ki senin uğrunda ölmez ham kabaktır.
Bir kulun ki sözünü tutmaz sana düşmandır.
Dökülse nola yoluna benim kanım.
Feda olsun hünkarıma başımla canım.
Bayezid Paşa
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"