Nemâz ibâdetlerin en üstünüdür
Bu mektûb, mevlânâ Tâhir Bedahşîye yazılmış olup, nemâzın üstünlüklerini ve erkânını, şartlarını, edebleri ve ta’dîl-i erkânını bildirmekdedir:
Allahü teâlâya hamdü senâ olsun! Onun sevdiği, iyi insanlara selâmetler olsun! Cunpurdan gönderdiğiniz mektûb geldi. Râhatsız olduğunuzu okuyunca üzüldük. Sıhhat haberini bekliyoruz. Bu tarafa gelenlerle sıhhat haberinizi bildiren mektûbu gönderiniz! Hâsıl olan hâlleri de yazınız! Ey sevgili kardeşim! Bu dünyâ, çalışmak yeridir. Ücret alınacak yer, âhıretdir. Sâlih amelleri yapmağa uğraşınız! Bu amellerin en fâidelisi ve ibâdetlerin en üstünü, nemâz kılmakdır. Nemâz, dînin direğidir. Mü’minin mi’râcıdır. O hâlde, onu iyi kılmağa gayret etmelidir. Erkânını [ya’nî farzlarını] ve şartlarını ve sünnetlerini ve edeblerini, istenildiği ve lâyık olduğu gibi yapmalıdır. Nemâzda tumânînete [ya’nî rükü’ ve secdelerde ve kavmede ve celsede, bütün a’zânın hareketsiz kalmasına] ve ta’dîl-i erkâna [ya’nî, bu dört yerde sükûn ve tumânînet buldukdan sonra, bir mikdâr durmağa], dikkat etmelidir. Çok kimse bunlara dikkat etmeyip nemâzlarını elden kaçırıyor. Tumânîneti ve ta’dîl-i erkânı yapmıyorlar. Bunlara azâblar ve tehdîdler bildirilmişdir. Nemâz, doğru kılınınca, kurtuluş ümmîdi çoğalır. Çünki, dînin direği dikilmiş olur. Se’âdeti ebediyyeye uçmak için tayyâre elde edilmiş olur.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"