İlin Kimliği
Yüzölçümü : 15.272 km2
Nüfusu : 1.783.431
İlçeleri : Merkez, Mismil, Çermik, Çınar, Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Hazra, Kocaköy, Kulp, Lice, Silvan.
Karpuzu ve kalesiyle meşhur Güneydoğu Anadolu’da yer alan bir ilimiz. Doğuda Batman, kuzeydoğuda Muş, kuzeyde Bingöl ve Elazığ, batıda Malatya ve Adıyaman, güneyde Şanlıurfa ve Mardin illeriyle çevrilidir. 37°30’ ve 38°43’ kuzey enlemleri ile 40°37’ ve 41°20’ doğu boylamları arasında yer alır. Güneydoğu Anadolu’nun Gaziantep’ten sonra ikinci gelişmiş şehridir. Trafik numarası 21’dir.
İsminin Menşei
Diyarbakır bölgesinin en eski ismi Asur kaynaklarında Amid olarak geçmektedir. Diyarbekir ismi ise, Arabistan’dan göç eden bir kabîleden ortaya çıkmıştır. Arabistan’dan gelen Bekr Kabîlesi Dicle civârına yerleştiler. Bölgeye “Bekrlerin Diyârı” mânâsına gelen Diyâr-ı Bekr ismi verildi. Zamanla bu isim Diyarbekir olarak söylenmeye başlandı. 1937 senesinde Bakanlar Kurulu karârıyla Diyarbakır olarak değiştirildi.
Târihi
En eski medeniyetlerin kurulduğu “Mezopotamya” ile “Anadolu” medeniyetlerinin geçiş bölgesinde olan Diyarbakır’ın târihi çok eski devirlere uzanır. Çayönü Tepesi kazılarında, dünyânın en eski köyü bulunmuştur. Hitit İmparatorluğunun bir parçasıyken Hurri-Mitanni Krallığına dâhil olmuş, zaman zaman Babil ve Asuriler arasında (M.Ö. 1400) el değiştirmiştir. Asurlular devrinde bölge vâlilik merkeziydi. Daha sonra bölgeye Medler ve peşinden de Persler hâkim oldular. M.Ö. 4. asırda İskender, bu bölgeyi ve İran’ı Makedonya Krallığına kattı. İskender’in ölümünden sonra kısa bir müddet Selevkoslar İmparatorluğunun hâkimiyetinde kaldı. Tekrar târih sahnesine çıkan Partlar, bölgeyi ele geçirdiler. Mîlâttan sonra bir ve ikinci asırlarda bu bölge için Romalılar ve Partlar arasında çok kanlı savaşlar oldu. Romalılar bölgeye hâkim oldular. M.S. 395 senesinde Roma İmparatorluğu parçalanınca, Anadolu gibi bu bölge de Doğru Roma (Bizans) payına düştü. Partların halefi olan Sâsânîler, bölgede, hâkimiyet mücâdelesini devâm ettirdiler. Hazret-i Ömer’in halîfeliği zamânında İran (Acem-Sâsânî) İmparatorluğuna son verildi. 639 senesinde hazret-i Ömer’in emri ile İyaz ibni Ganem kumandasındaki İslâm ordusu Diyarbakır (Amid)ı ve çevresini fethetti. Bu İslâm ordusunun kumandanlarından olan Hâlid bin Velid, Amid’e (Diyarbakır’a) ilk giren komutandı. Muhâsarada oğlu Süleymân ile sahâbelerden hazret-i Sâsaa şehid oldular. Diyarbakır bir eyâlet olarak İslâm devletine bağlandı. 869 senesinde Emir Îsâ, Abbâsî halîfelerinin umûmî vâlisi olarak tâyin edildi. Fakat Emir Îsâ, halîfeye bağlı olarak bağımsızlık îlân etti. 869-899 arasında 30 sene Şeyhiler Hânedânı olarak Emir Îsâ, Emir Ahmed ve Emir Muhammed bölgede hüküm sürdüler.
Halîfe Mütazıd, Amid’e gelip Şeyhiler Hânedânını ortadan kaldırdı. Bir müddet bu bölgeye Hamdânîler hâkim oldularsa da, 990 senesinde bölgeye hâkim olan Mervânîler, 1096 senesine kadar saltanat sürdü. Alparslan 1071 Malazgirt Zaferinden bir sene önce Diyarbakır’a geldi. Mervânîler, Selçuklulara tâbi oldu. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra bölge, Suriye Selçuklularına kaldı. Bir süre sonra da Diyarbakır ve havâlisine İnaloğulları hâkim oldular. 1138’den sonra Vezir Emir Nisan idâreyi ele geçirdi. Selâhaddîn Eyyûbî, 1183’te Diyarbakır’ı aldı ve Hısn Keyfa Emiri Artuklu Nûreddîn’e verdi. Artuklular 1232 senesine kadar hüküm sürdüler. 1232’de Eyyûbî Sultânı Melik Kâmil Diyarbakır’ı ele geçirerek Artukoğullarına son verdi. 1240’ta Anadolu Selçukluları Diyarbakır’ı aldılar.
Eyyûbî Emiri Melik Kâmil, 1258’de Diyarbakır’ı Selçuklulardan geri aldı. 1259’da şehir, İlhanlılara geçti. İlhanlılar, bölgeyi Artukoğullarına bıraktılar. 1401’de Timur Han, Diyarbakır’ı Akkoyunlu Karayülük Osman Beye verdi. Karayülük Osman Bey Akkoyunlu Devleti başşehrini Diyarbakır yaptı. Uzun Hasan, başkenti Tebriz’e götürdü. İran Safevî Sultanı Şah İsmâil, 1507’de Akkoyunlu Devletini ortadan kaldırarak Diyarbakır’ı ele geçirdi.
1507-1515 arasında Türk-Memlûk-Mısır-Suriye-İran-Safevî arasında bu bölge için mücâdele devâm etti. Fakat halkın çoğunluğunu Türkler teşkil ediyordu. Osmanlı hükümdârı Yavuz Sultan Selim Han, 1515’te Diyarbakır’ı ve bütün Güneydoğu Anadolu’yu Osmanlı Devleti topraklarına kattı. O târihten bu yana hiç istilâ görmedi. Osmanlı devrinde Diyarbakır eyâlet (beylerbeyilik) idi. Kendisine bağlı 24 sancağı (vilâyeti) bulunuyordu. Bu eyâletin kapladığı alanda bugün Diyarbakır, Elazığ, Siirt (Kığı hâriç), Bingöl, Mardin, Tunceli ve (Birecik hariç) Şanlıurfa bulunmaktadır.
Fizikî Yapı
Diyarbakır’ın topraklarının, % 37’si dağlar, % 31’i ovalar, %30’u platolar % 2’si yaylalardan meydana gelmiştir. İl çanak şeklinde bir havzadan ibârettir. Bu havzanın ortalama yüksekliği 700 metredir.
Dağları: Diyarbakır, Güneydoğu Torosların kollarıyla çevrilidir. Batısında Mâden Dağları yer alır. Mâden Dağlarının en yüksek noktası 2230 metredir. En yüksek yerleri: Tosun Tepe (2813 m), Hasar Tepe (2761 m), Ömer Tepe (2075 m), Karacadağ (Kollubaba Tepe 1957 m), Kuştaşı Tepe (1727 m), Yuva Tepe (1547 m), Tumtaş Tepe (1576 m)dir. Diğer dağları ise Uzuncaseki Dağı, Yumru Dağı ve İnceburun Dağlarıdır.
Ovaları: Diyarbakır ovaları bazalt levhaları ile örtülü kırmızı-kahverengi topraklardır. Diyarbakır Ovası 40 bin hektardır. Dicle Nehri ortadan geçer. Doğu kısmı daha bereketlidir. Gevran (Ergani) Ovası 15 bin hektar olup etrâfı tepelerle çevrilidir. Karahan Ovası 10 bin hektardır. Kiki Ovası 25 bin hektardır. İlin en verimli ovasıdır. Buğday ve arpa ekilir. Behremki Ovası 18 bin hektar olup, bereketlidir. Ayrıca 5 bin hektardan küçük olan Lice, Hazro, Çermik, Çüngüş, Piran, Hani, Kulp Şerit ve Dicle ovaları vardır.
Akarsuları: Diyarbakır’ın en önemli akarsuyu Dicle Nehridir. İli Dicle ve kolları sular. Mâden Suyu ile Birklin Suyu Dolucan’da birleşerek Dicle Nehri meydana gelir. Birklin Suyu Birklin Mağaralarından çıkar ve Dibni Suyu buna karışır. Mâden (Ergani) Suyu Gölcük’ten çıkar. Dicle Nehri Devegeçidi Suyu, Havar, Yenice, Karasu dereleri ile, Anbar, Kuru, Pamuk, Sinan ve Batman çaylarını alır. Daha ilerde Göksu ve Aşağı Hanik çayları Dicle’ye katılır. Batman Çayı Dicle’nin önemli bir koludur. Uzunluğu 100 kilometredir. Gühermi Dağından çıkan Kulp Suyu, Muş’tan gelen bir kolla birleşir. Melul Dağından çıkan Şakiram Çayını alarak, Sason Dağlarından gelen ikinci kolla birleşir. Diğer küçük akarsular ise Sinan Suyu, Çangüş Suyu, Göz Suyu, Medrap Suyu ve Kalhane Suyu ile Meda Çayı ve Sinek Çayıdır.
Gölleri: Diyarbakır’da tabiî göl yoktur. Baraj gölleri ile göletler vardır. Devegeçidi Barajı: Devegeçidi Deresi (Suyu) üzerine kurulmuştur. Sulamada kullanılır. 10 bin hektarlık arâziyi sular ve 180 milyon m3 su toplanır. Karakaya Barajı: Malatya sınırında Fırat üzerine kurulmaktadır. Enerji ve sulama maksadıyla kullanılacaktır. İnşaat bittiğinde 7,5 milyar kilovat-saat enerji istihsal edilecektir. İçme suyu temini ve tarım arâzisini sulamak için Ortaviran, Gözegöl ve Kurtkaya göletleri yapılmıştır.
İklim ve Bitki Örtüsü
İklimi: Diyarbakır ilinde sert kara iklimiyle yarı kurak yayla iklimi hüküm sürer. Yazlar çok sıcak, kurak ve uzun, kışlar soğuk ve az yağışlı geçer. Güneydoğu Toroslar kuzeyden gelen soğuk rüzgârları kestiği için Doğu Anadolu’ya nazaran kışları daha az soğuktur. Senelik yağış miktarı 496 milimetredir. Sıcaklık +46,2°C ile -24,2°C arasında seyreder.
Bitki örtüsü: Diyarbakır topraklarının % 33’ü orman ve fundalıklarla, % 40’ı ekili arâzi ve % 22’si çayır ve mer’alarla kaplıdır. İlkbaharda her yer yemyeşildir. Yaz aylarında ise dere kenarları dışında her yer (step) bozkırdır. Otlar tamâmen kurur. Vâdilerde söğüt, çınar, ceviz ve kavak ağaçları, yükseklerde ise meşe, ardıç ve yabânî meyve ağaçları yer alır. Ormanlık arâzi her ne kadar % 33 görülmekteyse de muntazam ormanlık saha çok azalmıştır.
Ekonomi
İlin ekonomisi tarıma dayanır. Brüt gelirin % 40’ı tarımdan ve % 10’u sanâyiden temin edilir.
Tarım: Diyarbakır’da 650 bin hektara yakın bir alan ekilmektedir. Tahıl başta gelen ürünüdür. Sebze ve meyvecilik gelişmektedir. Tahıl ürünü 20 sene içinde 3 misli artmıştır. Başlıca tarım ürünleri ise buğday, arpa, darı, pirinç, mercimek, baklagiller, saf pamuk, tütün, susam ve keten tohumudur. Son 10 sene içinde sebzecilik çok gelişmiştir. Hıyar, domates, patlıcan, biber, fasulye, kabak ve tâze soğan yetişir. Diyarbakır karpuzu ve kavunu iri olduğu gibi, çok lezzetlidir. Türkiye’de yetişen karpuzun % 10’a yakını ve kavunun % 5’i Diyarbakır’da yetişir. Meyvecilikte daha çok üzüm, ceviz, bâdem, nar, dut ve armut yetişir. Diğer meyveler azdır. Sun’î gübre kullanımıyla modern tarım araçları kullanımı artmıştır. Dicle, Diyarbakır’ın Nil’i sayılır. Dicle kenarındaki köylerde “Boranhane” denilen güvercinliklerde binlerce güvercin beslenir.
Kumsal arâzide yetişen karpuzların içine küçük bir çocuk sığabilir. 34 çeşit üzüm, 7 çeşit karpuz yetişir. Karpuz çeşitleri; pembe, sürme, ferikpaşa, yafa, kara, alaca ve Mehmed Emir’dir. İri, tatlı ve kokulu kavunlarından beji, tat, mollaköy ve asma tipi meşhurdur.
Hayvancılık: 350 bin hektara yaklaşan çayır ve mer’aları ile hayvancılığa çok elverişlidir. Hayvancılık verimi henüz düşüktür, kalite ıslahıyle üretim artacaktır. Koyun, kılkeçisi, sığır, eşek ve katır beslenmektedir. 7 bini aşan arı kovanı ile arıcılık gün geçtikçe gelişmektedir.
Ormancılık: Orman alanı 500 bin hektar görülmekteyse de, ormanların önemli kısmı fundalıktır. Mevcut olan ormanların da verimi düşüktür. Ağaçlandırma faaliyeti devâm etmektedir. 220 köy orman içinde ve 103 köy orman kenarındadır. Mevcut ormanların ise % 70’i normal baltalıktır.
Mâdencilik: Türkiye’nin hâlihazırda en zengin petrol yatakları Diyarbakır-Siirt sınırında Siirt’in Batman ilçesi ile Diyarbakır’ın Bismil ilçesi sınırları içindedir. Diyarbakır’da ilk petrol kuyusu 1961’de Shell tarafından açılmıştır. TPAO ise 1973’ten beri faaliyettedir. Memleketimizde senede çıkan 2.5 milyon ton ham petrol istihsâlinin yarısı Diyarbakır’dan elde edilir. Hazro ilçesinde de linyit çıkarılır. Ergani’de bakır mâdeni vardır.
Sanâyi: Son senelerde en büyük gelişme inşaat sektöründe olmuştur. Küçük sanâyi, dokumacılık, bakırcılık, demircilik ve kuyumculuk da gelişmiştir. Fabrikaların çoğu devlet sektörüne âittir. Sümerbank Pamuklu Dokuma Fabrikası, Sümerbank Halı ve Yünlü Dokuma Fabrikası, Yem Fabrikası, Süt Endüstrisi Kurumu, Buhar ve Su Türbinleri Fabrikası, Küçük Su Türbini ve Pompa Fabrikası, Tahıl Sigorta Fabrikası ve Ergani Çimento Fabrikası vardır.
Ulaşım: Diyarbakır ulaşım bakımından çok elverişlidir. Bütün komşu illere asfalt yol ile bağlı olduğu gibi, Elazığ-Mardin karayolu ile Urfa-Siirt-Bitlis karayolları Diyarbakır’da kesişir. Yollar düzgün ve bakımlı olup kışın bile devamlı açıktır. İstanbul-Kurtalan demiryolu Diyarbakır’dan geçer. İstanbul-Ankara-Diyarbakır uçak seferleri ise her gün yapılmaktadır. Dicle’nin bir kıyısından diğer kıyısına yolcu, eşyâ ve odunlar “kelek” ismi verilen sallarla yapılır. Motorlu araç sayısı son 10 senede 10 misli artmıştır. Buna paralel olarak da yol yapımı sür’atle artmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfûsu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 1.094.996 olup, 600.640’ı şehirlerde, 494.356’sı köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 15.355 km2 olup, nüfus yoğunluğu 71’dir.
Örf ve âdetleri: Diyarbakır’da Türk-İslâm kültürü hâkimdir. Diyarbakır, hazret-i Ömer devrinde 639’da, İslâm orduları tarafından fethedildikten bu yana Müslümanların ve 1042’den bu yana da Müslüman-Türklerin idâresinde kaldığı için, Türk-İslâm kültürü ile yoğrulmuştur. 639 öncesi kültürler unutulmuştur. 1085’te Selçuk, 1097’de İnaloğulları, Nisanoğulları, Artukoğulları, Akkoyunlu ve bilhassa Osmanlılar bu bölgenin Türkleştirilmesinde mühim rol oynamıştır. İnaloğulları zamânında Diyarbakır kütüphânesinde 1.040.000 kitap bulunuyordu. Artukoğulları ve Osmanlılar devrinde burada kültür ve mîmârî zenginlik doruk noktasına ulaşmıştır.
Kıyâfet: Elbiseler çok renklidir. Atlas, canfes ve diba gibi kumaşlardan yapılır. Entari üstüne işlemeli hırka giyilir. Başlıklarda kullanılan gümüş tepelikler köyden köye değişir. Erkekler entari, şalvar, kuşak, şal, işlik ve yelek giyerler. Başa külah giyilir veya puşu sarılır.
Mahallî yemekler: Meftune, çiğ köfte, duvaklı pilav, lebeni ve nariye tatlısıdır. Yemekler bol etli, çok yağlı, baharatlı ve acı olur. Diyarbakır’ın masal ve efsâneleri, mânileri, halk edebiyâtı, ağıtları, türkü ve uzun havaları ve halk oyunları çok zengindir. Ünlü halk şâirleri yetişmiştir. Meşhur oyunları: Keşev, delile, halay, harrani, meyremo, poppori, tehayat, dunik, çaçan ve çapiktir.
Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu bölgesinin sağlık merkezidir. Tıp Fakültesi, 50 sağlık ocağı ve 200 sağlık evi yanında, Devlet Hastânesi, Doğum Hastânesi, Göğüs Hastalıkları Hastânesi, Tıp Fakültesi Araştırma Hastânesi, SSK Hastânesi ve ilçe hastâneleri ile sağlık hizmeti yürütülmektedir.
Eğitim: Asırlardır Güneydoğu Anadolu’nun bir kültür merkezi olmasına rağmen, okur-yazar niseti en düşük illerden biridir. Okur-yazar nisbeti % 60’ı biraz geçmiştir. İl dâhilinde 58 anaokulu, 1112 ilkokul, 94 ortaokul, 42 lise, meslekî ve teknik okul bulunmaktadır. Diyarbakır’da Dicle Üniversitesine bağlı Tıp, Diş Hekimliği, Zirâat, Hukuk ve Fen fakülteleri mevcuttur. Eğitim Fakültesi, Meslek Yüksek Okulu ve Yabancı Diller Yüksek Okulu da Dicle Üniversitesine bağlanmıştır.
Yetişen meşhûrlar:
On dördüncü asır divan şâirlerinden Nesîmî (İmâmüddîn),
Seyfeddîn Âmidî (Şâfiî fıkıh ve kelâm âlimi),
Alâeddîn Haskefî (Hanefî fıkıh âlimi),
İbrâhim-i Gülşenî (mutasavvıf),
Ziyâ Gökalp,
Süleymân Nazif Diyarbakır’da yaşamıştır.
Abbâsîler devrinde Halîfe Me’mûn zamânında Mûsâ bin Muhammed’in oğulları Şakir ve Ahmed tarafından bir meridyenin uzunluğu ilk defâ Sincar sâhasında ölçülmüş ve bugünkü değerde bulunmuştur.
İlçeleri
Diyarbakır’ın biri merkez olmak üzere on dört ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 468.830 olup, 381.144’ü ilçe merkezinde, 87.686’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 58, Mermer bucağına bağlı 14, Yolboyu bucağına bağlı 20 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Diyarbakır Ovası toprakların hemen hepsini kaplar. Topraklarını Dicle Nehri sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, baklagiller, pamuk, keten ve meyvedir. Tarıma elverişli olmayan bölgelerde hayvancılık gelişmiştir. En çok küçükbaş hayvan beslenir. Tekel Fabrikası, Sümerbank Yünlü Dokuma ve Şayak Fabrikası, Un Fabrikaları, Et Kombinası, TSK Süt Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Diyarbakır Yaylasının Dicle’ye bakan eteğinde rakımı 600-700 m olan bir alanda kurulmuştur. Urfa-Van, Elazığ-Mardin karayolları ve İstanbul-Kurtalan demiryolu ilçeden geçer. İlçede askerî ve sivil amaçlı bir havaalanı vardır. Belediyesi 1880’de kurulmuştur.
Bismil: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 99.662 olup, 39.834’ü ilçe merkezinde, 59.828’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 40, Tepe bucağına bağlı 23, Yukarısalat bucağına bağlı 25 köyü vardır. Yüzölçümü 1748 km2 olup, nüfus yoğunluğu 57’dir. İlçe toprakları, Dicle Irmağının meydana getirdiği çöküntü alanında yer alır. Kuzeyini Yumru Dağı engebelendirir. İlçe topraklarını Kuruçay, Pamuk Çay ve Batman Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pamuk, üzüm ve ketendir. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok koyun, kılkeçisi ve tiftik keçisi yetiştirilir. Gelişmemiş, küçük bir yerleşim merkezidir. İlçeden Diyarbakır-Kurtalan demiryolu geçer. Diyarbakır’ın en eski yerleşim merkezlerinden olan Bismil, Dicle Nehri kıyısında kurulmuştur. İlçe belediyesi 1936’da kurulmuştur. İl merkezine 58 km mesâfededir.
Çermik: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 49.107 olup, 16.531’i ilçe merkezinde, 32.576’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 46, Başarı bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 1032 km2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Gelincik, batısında Aşukar, güneyinde Petekkaya Dağları yer alır. İlçe topraklarını Sinek Çayı, Medya Çayı, Göz Suyu, Madrap Suyu ve Sinan Suyu sular. Akarsu vâdilerinde düzlükler vardır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, tahıl, pamuk, üzüm, pirinç, badem ve cevizdir. En çok küçük baş hayvan beslenir. Kıl, yağ ve yün başlıca hayvansal ürünleridir. El tezgahlarında dokumacılık yapılır.
İlçe merkezi, Sinek Çayı kıyısında Kale ve Heykel Dağları ile çevrili yüksekce bir ovada yer alır. İl merkezine 90 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1904’te kurulmuştur.
Çınar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 50.445 olup, 10.080’i ilçe merkezinde, 40.365’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 40, Kilvan bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 1952 km2 olup, nüfus yoğunuluğu 26’dır. İlçe topraklarının güney ve batısı dağlıktır. Batısında Karacadağ yer alır. İlçenin diğer bölümünde Kiki Ovası vardır. Bu ovayı Ballıkaya Deresi ile Göksu Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, pamuk, üzüm ve pirinçtir. Karacadağ bölgesinde hayvancılık yapılır ve en çok koyun beslenir. Tarım ve hayvansal ürünlerde üretim düşüktür.
İlçe merkezi, Diyarbakır-Mardin karayolu üzerinde yer alır. Yeni bir yerleşim merkezi olup, 1940-50 arasında Bulgaristan ve Kudüs’ten gelen göçmenlerin buraya yerleştirilmesinden sonra gelişmiştir. İl merkezine 30 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1937’de kurulmuştur.
Çüngüş: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.067 olup, 3935’i ilçe merkezinde, 13.132’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 35 köyü vardır. Yüzölçümü 489 km2 olup, nüfus yoğunluğu 33’dür. İlçe toprakları dağlıktır. Orta kesimini Mâden Dağları engebelendirir. Dağlardan kaynaklanan sulardan en önemlisi Çüngüş Çayıdır. Akarsu vâdilerinde küçük düzlükler vardır. Türkiye’nin önemli barajlarından olan Karakaya Barajı ilçe sınırları içindedir.
Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, üzüm, pamuk, kavun ve karpuzdur. Ekime müsâit alanları azdır. Hayvancılık birinci derecede gelir kaynağı olup en çok koyun beslenir. Verim genelde düşüktür.
Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 114 km mesâfededir. Çüngüş 1953’te ilçe olmuş, belediyesi 1949’da kurulmuştur.
Dicle: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 35.980 olup, 5414’ü ilçe merkezinde, 30.566’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 35 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Düzlükler, Dicle Irmağı kıyısı boyunda yer alır. Dağların yüksek kesimlerinde hayvancılık açısından önemli yaylalar vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Fakat iklim şartlarının uygun olmaması yüzünden, tarım ürünleri çeşitli değildir. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve meyvedir. Çok sayıda küçük baş hayvan beslenir. Halkın bir kısmı Elazığ sınırları içinde kalan Guleman krom işletmesinde çalışır.
Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. 1951’de ilçe merkezi oldu. Eski ismi Piran’dır. İl merkezine 88 km mesâfededir. Belediyesi 1936’da kurulmuştur.
Eğil: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.148 olup, 4803’ü ilçe merkezinde, 16.345’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 18 köyü vardır. Merkez ilçeye bağlı bir bucak iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Toprakları genelde hafif engebeli arâziden meydana gelir. Dicle Baraj Gölünün bir kısmı ilçe topraklarında kalır. Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi Dicle Baraj Gölünün kıyısında yer alır. Belediyesi 1934’te kurulmuştur.
Ergani: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 78.603 olup, 37.365’i ilçe merkezinde, 41.238’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 61, Ahmetli bucağına bağlı 9 köyü vardır. Yüzölçümü 1489 km2 olup, nüfus yoğunluğu 53’tür. İlçe toprakları Dicle havzasında yer alır. Kuzeyi dağlık, güneyi ise ovalıktır. Sulama amaçlı Devegeçidi Baraj Gölünün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mercimek, nohut, pamuk olup ayrıca az miktarda ayçiçeği yetiştirilir. Sebze ve meyvecilik yaygındır. En çok üzüm ve bâdem yetiştirilir. Yüksek kesimlerde hayvancılık yaygın olarak yapılır. Koyun ve kıl keçisi, hayvan varlığının büyük bölümünü teşkil eder. Çimento ve un fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında açılan kuyulardan petrol çıkarılır. Halkın bir bölümü Maden ilçesindeki krom işletmelerinde çalışır.
İlçe merkezi, Ergani Ovasının kenarında Zülküfül Dağının güney eteklerinde yer alır. Haydarpaşa-Kurtalan demiryolu şehrin batı kıyısından; Çermik-Dicle karayolu ise ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 55 km mesâfededir. Çevresi bağ ve bahçelerle kaplıdır. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Hani: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 27.252 olup, 10.266’sı ilçe merkezinde, 16.986’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 415 km2 olup, nüfus yoğunluğu 66’dır. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde İnceburun dağları yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Ambar Çayı toplar. Ambar Çayı vâdisinde düzlükler vardır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, baklagiller, pamuk, üzüm, ceviz ve bâdemdir. Yüksek kesimlerde küçükbaş hayvan besiciliği yapılır. En çok koyun beslenir. Gelişmemiş küçük bir yerleşme merkezidir. İl merkezine 85 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1878’de kurulmuştur.
Hazro: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 23.971 olup, 8048’i ilçe merkezinde, 15.923’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 22 köyü vardır. Yüzölçümü 419 km2 olup, nüfus yoğunluğu 57’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Güneydoğu Torosların kollarından olan Uzuncaseki Dağı engebelendirir. Dağlardan kaynaklanan suları Sarım Çayının kolları ve küçük dereler toplar. Akarsu vâdilerinde küçük düzlükler vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, nohut, üzüm, badem ve ceviz olup, ayrıca az miktarda mercimek, pirinç ve pamuk yetiştirilir. Dağlık kısımlarda küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır. En çok koyun beslenir. İlçe merkezi Uzuncaseki Dağının eteğinde yer alır. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 70 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1943’te kurulmuştur.
Kocaköy: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.408 olup, 4244’ü ilçe merkezinde, 11.164’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 16 köyü vardır. Merkez ilçenin Mermer bucağına bağlı bir köy iken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Toprakları genelde düzdür. Topraklarını Ambarçayı sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, pamuk, keten, karpuz ve meyvedir. İlçe merkezi Diyarbakır-Hani karayolunun batısında iç kısımlarda yer alır. İlçe belediyesi 1976’da kurulmuştur.
Kulp: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 50.482 olup, 7.472’si ilçe merkezinde, 43.010’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 17, Ağaçlı bucağına bağlı 14, Akçasır bucağına bağlı 4, Hamzalı bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 1601 km2 olup, nüfus yoğunluğu 32’dir. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyindeki Tosun Tepesi (2813 m) ilçenin en yüksek noktasıdır. Akarsu vâdileri, ilçe topraklarını derin bir şekilde parçalamıştır. Başlıca akarsuları Sarım Çayı, Kulp Çayı ve Sorkan Çayıdır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, buğday ve ceviz olup, ayrıca az miktarda arpa, bâdem, tütün ve pamuk yetiştirilir. Yüksek kesimlerde küçükbaş hayvan besiciliği yapılır. Ormancılık da önemli geçim kaynağıdır. İlçe merkezi, Kulp Çayının kıyısında yer alır. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. Diyarbakır’ın en eski yerleşim birimlerinden olan ilçe, Diyarbakır-Muş kervan yolu üzerinde idi. İl merkezine 122 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1930’da kurulmuştur.
Lice: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 47.088 olup, 11.639’u ilçe merkezinde, 35.449’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 39, Kayacık bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 1083 km2 olup, nüfus yoğunluğu 43’tür. İlçe topraklarının kuzeyi dağlık, güneyi ise dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Topraklar Birkilin, Ambar ve Sarım çayları tarafından derin şekilde yarılmıştır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, keten, kenevir, arpa ve üzüm olup, az miktarda badem, ceviz, pamuk ve baklagiller yetiştirilir. Az miktarda yetiştirilen ve sarma sigaralarda kullanılan tütünü meşhurdur. Salça fabrikası başlıca sanâyi kuruluşudur. İlçe merkezi, Akdağ eteklerinde, Akı Tepesi üzerinde kurulmuştur. Diyarbakır-Bingöl karayolu ilçeden geçer. İl merkezine uzaklığı 83 km mesâfededir. 1975 zelzelesinden sonra kurulan kısma Yenişehir denilmektedir. Lice belediyesi 1915’te kurulmuştur.
Silvan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 109.953 olup, 59.865’i ilçe merkezinde, 50.088’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 42, Bağdere bucağına bağlı 11, Çatal köprü bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 1379 km2 olup, nüfus yoğunluğu 80’dir. İlçe toprakları orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Dağlardan kaynaklanan suları Batman Çayı toplar
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, mercimek, arpa, üzüm, nohut, tütün ve pamuk olup, ayrıca az miktarda badem ve ceviz yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok küçükbaş hayvan beslenir. Yaprak tütün bakımevi, un fabrikası ve tuğla îmâlâthânesi başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Ferhat Dağı eteklerinde yer alır. Çok eski bir târihi olan şehir, surlarla çevrilidir. Asurlular zamânında kurulmuştur. Eski ismi Meyyâfârikîn’dir. Diyarbakır’ı Siirt ve Bitlis’e bağlayan karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 77 km mesâfededir. Diyarbakır’ın en kalabalık ilçesidir. Belediyesi 1880’de kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Diyarbakır, târihî eserler bakımından çok zengindir. Turizme elverişli ise de yeterli alt yapı te’sisleri yoktur. Târihî eserlerin çoğu Türk- İslâm medeniyetine âittir.
Diyarbakır Kalesi: Dünyânın günümüze ulaşan en büyük şehir surları Diyarbakır’dadır. Dicle vâdisinden 100 m yükseklikte bir düzlük alana kurulmuştur. Çeşitli devirlerde tâmir edilmiştir. Kale dış ve iç kale olarak iki kısımdır. Dış kalenin uzunluğu 5, iç kalenin ise 3 kilometredir. Kalenin 82 burcu vardır. Kalenin yüksekliği 10-12 m, kalınlığı 3-5 metredir. Dış kalenin 4 kapısı vardır: Dağ (Harput) Kapısı, Dicle (Yeni) Kapısı, Mardin (Teli) Kapısı ve Şanlıurfa (Rum) Kapısıdır. İç kale çember şeklinde ve dış kalenin kuzey doğusundadır. Bu kale içinde Artuklusarayı, câmi, kemer ve viran kale denilen ilk kalenin kalıntıları vardır. Kalenin havadan görünüşü kalkan balığına benzer. Kalede Artukoğulları, Selçuk, Osmanlı ve Akkoyunlu kitabeleri vardır. Çin seddinden sonra dünyânın en uzun, sağlam ve geniş surlarıdır. Yedi Kardeşler, Sen-Ben, Keçi Burçları kalenin en büyük burçlarıdır. Kalede koğuşlar, mahzenler, sarnıçlar ve depolar vardır. Dicle’ye bakan kısmı hâriç diğer yanları savunma hendekleriyle çevrilidir. Bu hendekler bugün dolmuştur. Kale duvarları kabartma ve oyma motiflerle süslüdür.
Silvan Kalesi: Çok eski bir târihe sâhiptir. Kesin târihi belli değildir. 532’de Bizans imparatoru Birinci Justinyen tamir ettirdi. İki surla çevrili dikdörtgen şeklindedir. 1185’te Hülâgu’nun ordusu büyük tahribat yapmıştır. Çınar ilçesindeki Mirhıdır ve Zerzeva kalelerinin yerleri kalmıştır. Kaleler tamâmen yok olmuştur. Hazro ilçesinde Tercil, Mihrani ve Aydınlar kalelerinin burç, sarnıç ve sur kalıntıları vardır.
Ulu Câmi: Diyarbakır’da Bizans devrinde yapılan Mar Tuma Kilisesini hazret-i Ömer zamânında 639’da feth eden İslâm ordusu câmi hâline getirmiştir. Bu câmiyi 1090 senesinde Selçuklu Hükümdârı Melikşah yeni baştan inşâ ettirdi. Anadolu’nun en eski câmisidir. 80x80=1600 m2 saha kaplar, iki şadırvan, muhteşem cümle kapısı, mimberi ve mihrabı bir sanat âbidesidir.
İçkale (Nâsıriye) Câmii: 1155’te Selçuklular tarafından yapılmış, Osmanlı ve Cumhûriyet devrinde tâmir görmüştür. Bu câmiye hazret-i Süleymân Câmii, Narıyye Câmii de denir. Arap mîmârî tarzı hâkimdir. Diyarbakır’ın en eski câmilerindendir.
Nebi Câmii: Selçuklular tarafından yapılmıştır. Uzun ve dikdörtgen şeklinde olan minâresi, bir sıra ak ve bir sıra kara taştan örülmüştür.
Peygamber Câmii: Osmanlı mîmârîsinin tipik bir örneğidir. Kânûnî Sultan Süleymân Han yaptırmıştır.
Şeyh Muhtar (Mutahhar) Câmii: On beşinci asırda yapılmış olup, Akkoyunlulara âit bir eserdir. Dört kısa sütun üzerine oturtulmuş minâresi ilgi çekicidir. Dünyâda benzeri olmayan bir biçimde yekpâre dört sütun üzerine inşâ edilmiştir.
Ömer Şeddâd Câmii: Mardin Kapısı girişindedir. 1150’de İnaloğulları zamânında yapılmıştır. Genelde süslemesizdir.
Hoca Ahmed Câmii: Mardin Kapısı yakınlarındadır. 1489’da Hoca Ahmed tarafından yaptırılmıştır. Yan mekanlı ilk Osmanlı câmilerinden küçük bir yapıdır.
Ali Paşa Câmii: 1534-1537 arasında Hadım Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mardin Kapı ile Urfa Kapı arasındadır. Osmanlı sanatının genel niteliklerini birleştiren bir yapıdır.
Sefâ Câmii: On beşinci asır yapısı olup, minâresinin güzelliği ve mihrabının işçiliği ün yapmıştır. Ulu Câminin batısındadır. Akkoyunlular döneminin önemli eserlerindendir.
Melek Ahmed Paşa Câmii: On altıncı asır yapısıdır. Melek Ahmed Paşa yaptırmıştır. Kâidesi çini mozayiklerle süslüdür. Minâresi çok güzeldir. Urfa Kapı yakınındadır.
Hüsrev Paşa Câmii: Hüsrev Paşa tarafından 1526’da yaptırılmıştır. Mîmârîsi çok güzeldir. Mardin Kapı yakınındadır. Medrese olarak yapılmış olup, 1728’de minâre eklenmiştir.
Hasan Paşa Câmii: Hasan Paşa tarafından 1575 senesinde yaptırılmıştır. Güzel bir Osmanlı eseridir.
Fâtih Paşa Câmii: Diyarbakır’ı fetheden Osmanlı kumandanı Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından 1522’de yaptırılmıştır. Türbesi yanındadır. Dokuz vezir (beylerbeyi) ile Osmanlı kumandanı Özdemiroğlu Osman Paşa türbeleri bu câmi yanındadır. İldeki ilk Osmanlı eseridir.
Behram Paşa Câmii: Osmanlı eserlerinin en büyük ve önemlisidir. 1522’de inşâ edilmiştir. Tek minârelidir. Kapısı ve mihrabı bir sanat şâheseridir.
Selâhaddîn Eyyûbî Câmii: Silvan’da olup, 12. asırda Selâhaddîn Eyyûbî tarafından yaptırılmıştır. Silvan’ın en büyük câmisidir.
Kara Behlül Bey Câmii: 1950’de Osmanlı Sancakbeyi Kara Behlül Beyin Silvan’da yaptırdığı güzel bir câmidir. 1899’da minâresi eklenmiştir.
Târihî Eyyûbîler Minâresi: Silvan’dadır. Mîmârî kıymeti büyüktür. 5 tabakadır. Üzeri süslerle bezenmiştir. Yüksekliği 35 m olup, dikdörtgen şeklindedir.
Çermik Ulu Câmii: Kale Mahallesindedir. On ikinci asırda Artukoğullarından Fahreddîn Karaarslan yaptırmıştır. Selçuklu Sultânı Üçüncü Alâeddîn Keykûbâd döneminde tâmir edilmiş ve minâre eklenmiştir.
Silvan Ulu Câmii: 1031’de yapıldığı zannedilmektedir. 1157’de Artukoğlu Necmüddîn Alpî ve 1224’de Eyyûbîlerden Ebü’l-Muzaffer Şehâbeddîn Gâzi tarafından tâmir ettirilmiştir. Mihrap önü kubbesinin büyük tutulduğu câmilerin ilk örneğidir.
Zinciriye Medresesi: Ulu Câminin batısındadır. Kitâbesinde 1198’de Mimar Îsâ Ebû Dirhem’in yaptığı yazmaktadır. Küçük avlulu, tek katlı bir yapıdır.
Mesudiye Medresesi: Ulu Câmi yakınındadır. Artuklu devrinin en önemli eserlerindendir. Kitâbesinde 1199’da Ebû Muzaffer İkinci Sökmen devrinde inşâsına başlanıp, 1223’te tamamlandığı yazılıdır. Mîmârı Câfer ibni Mahmud’dur. İki katlı, açık avlulu bir yapıdır. Çok süslü taş işçiliğini yansıtan kemerleri ilgi çekicidir. 1934’te müze hâline getirilmiştir.
Ali Paşa Medresesi: Mardin Kapı ile Urfa Kapı arasında Ali Paşa Câmii yanındadır. 1543-1547 arasında Hadım Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tek katlı bir yapıdır.
Muslihiddîn Ları Medresesi: İbariye, Perli medrese olarak da bilinir. Sey Sefâ Câmii yakınındadır. On beşinci asrın ikinci yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir. Tek katlıdır.
Abdullah Paşa Medresesi: Çermik’te 1757’de Çeteci Abdullah Paşa tarafından yaptırılmıştır. İkinci Abdülhamîd Han zamânında Çermik Rüştiye Mektebi olarak kullanılmıştır. Günümüzde tâmir edilmiş olan medrese, câmiye çevrilmiştir.
Hâtuniye Medresesi: Hani ilçesinde Ulu Câminin yakınındadır. On üçüncü asır eserlerindendir. Günümüzde yıkık bir vaziyettedir.
Sahâbeler Türbesi: İçkale’de Kale Câmi bitişiğindedir. Girişinde 1631-1633 arasında Silahdâr Mustafa Paşanın yaptırdığına dâir kitâbe vardır. Bâzı kaynaklarda 639’da yapıldığı yazılmaktadır. Diyarbakır’ı fethe gelen ve burada şehid düşen Eshâb-ı kirâm yatmaktadır.
Hüsrev Paşa Hanı: Mardin Kapısının hemen yanındadır. 1527’de Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. Deliller Hanı da denilmektedir. İki bölümden meydana gelen han, geniş bir alana yayılmıştır.
Hasan Paşa Hanı: Ulu Câminin doğu girişindedir. 1575’te yapılmıştır. Doğu Kapısının işçiliği çok güzeldir.
Çifte Han: Hasan Paşa Hanının güneyindedir. On altıncı asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Zaman zaman gördüğü tâmirâtlar yüzünden ilk şeklini kaybetmiştir.
Yeni Han: Zinciriye Medresesi arkasındadır. 1789’da Seyyid Hacı Abdullah yaptırmıştır. İki katlıdır. Diğer hanlara göre sâdedir.
Malabâdî Köprüsü: Silvan yakınlarında Batman Çayı üzerinde târihî bir köprüdür. 1147’de Artukoğullarından Tîmûrtaş bin İlgâzi tarafından yaptırılmıştır. Uzunluğu 220 m, eni 7 metredir. Kemerlerinin genişliği 38.60 m olup, dünyâdaki taş kemerli köprülerden, kemeri en geniş olanıdır. Üzerinde iki geçiş kapısı ve iki ada vardır. Cumhûriyet devrinde iki defâ tâmir görmüştür ve ilk yapılış şeklinin büyük özelliğini kaybetmiştir.
Haburman Köprüsü: Çermik ilçesi Haburman köyü yakınındadır. Sinek Çayı üzerinde kurulmuştur. 1179’da Artukoğlu Necmeddîn Alpi’nin kızı Zübeyde Hâtun tarafından yaptırılmıştır. Üç gözlü olup, boyu 107 m, genişliği 5.50 metredir.
Dicle Köprüsü: Mardin Kapısına 3 km uzaklıkta, Silvan yolu üzerinde bir köprüdür. Mervanoğullarından Nizâmüddevle Nasr tarafından 1065’te yaptırılmıştır. On gözlü olup, 180 m boyundadır.
Hasune Mağaraları: Silvan-Batman karayolunda tepeler üzerindedir. Üç yüze yakın mağara vardır. Birbirine koridorlarla bağlı olup, bir mağaralar şehridir. Çivi yazılar, şekiller ve oymalar vardır.
Dokyanus Şehri: Eshâb-ı Kehf’de ismi geçen şehir. Lice’nin 18 km batısında bir tepe üzerinde kurulmuştur. Şehir surlarla kuşatılmıştır.
Mesire Yerleri: Diyarbakır, târihî eserler yönünden çok zengin olduğu kadar tabiî güzellikler bakımından fazla zengin değildir. Mesire yeri olarak akarsu boylarından, târihî kalıntılardan faydalanılmaktadır.
Kaplıcaları: Diyarbakır’ın başlıca şifâlı suları, Çermik Kaplıcası ve Anakaris Suyudur.
Çermik Kaplıcası: Diyarbakır-Çermik yolu üzerinde olup, Çermik’e 3 km uzaklıktadır. Termal tesisleri bulunan kaplıca, kadın hastalıkları, üst solunum yolu kronik iltihapları, romatizma hastalıklarına iyi gelir.
Anakaris Suyu: Hani ilçesine 3 km uzaklıkta olup, içme kürleri sarılık ve karaciğer hastalıklarına iyi gelir. Böbrek taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Kaynağın çevresinde tesis yoktur.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"