Sevilen, beğenilen. Peygamber efendimizin "aleyhisselam" bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler.
Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamaz. (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)
Müstehabları hafif görmemelidir. Bunlar Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir ve beğendikleridir. Eğer bütün dünyâyı vermekle beğendiği bir işin yapılabileceği bilinmiş olsa ve dünyâyı verip o iş yapılabilse çok kâr elde edilmiş olur ve birkaç saksı parçası verip kıymetli bir elması ele geçirmek gibi olur. Yâhut birkaç çakıl parçası verip, ölmüş bir sevgilinin rûhunu geriye getirmek, hayat kazandırmak gibidir. (İmâm-ı Rabbânî)
Müstehab, Hak teâlâya dost eder ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîledir. (Abdülhakîm-i Arvâsî)
İmâmın, son sünneti, farz kıldığı yerde kılması mekruhtur (ibâdetin sevâbını giderir). Cemâatin kılması mekrûh değil ise de, başka yerlerde kılmaları müstehabdır. Müstehâbı yapmayanın namazı noksan olmaz; sevâbından mahrûm kalır. (Şernblâlî)
Beş vakit namazı vakitleri girer girmez kılmalıdır. Yalnız yatsı namazını kış aylarında gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek müstehabdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"