Yüzbirinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi Halîldir. Sultan Üçüncü Mustafa Hân’ın kızı Hibetullah Sultan’ın dadısının küçük oğludur. Kafkasya’da doğdu. Doğum yeri ve doğum târihi ile babasının ismi bilinmemektedir. 1236 (m. 1821) senesinde Afyonkarahisar’da vefat etti. Orada bulunan Gedik Ahmed Paşa Câmii yakınında defnedildi.
Pâdişâhın emriyle, çocuk iken Kafkasya’dan getirilip saraya alındı. O günlerde dünyâya gelen Üçüncü Selîm ile birlikte büyüdü, saray terbiye ve tahsilinde yetişti. Üçüncü Sultan Selîm Hân pâdişâh olunca, onu Hazine kethüdâlığına tayin etti. Üç sene sonra Galata kadılığına getirildi. Kendi isteğiyle ilmiye sınıfına girdi. Uzun müddet Galata kadılığında kaldıktan sonra, 1218 (m. 1803) senesinde Mekke-i mükerreme payesine nail oldu. O sene hac ibâdetini yerine getirip, sevgili Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek kabrini ziyâret ettikten sonra, dönüşünde İstanbul kadılığına, çok geçmeden Anadolu kadıaskerliğine getirildi. İkinci Sultan Mahmûd Hân devrinde, 1224 (m. 1808) senesinde Rumeli pâyesiyle “Meclis-i âliyye” üyeliğinde vazîfelendirildi. 1228 (m. 1813) senesinde Rumeli kadıaskeri oldu. Bir müddet sonra bu vazîfeden ayrıldıysa da, 1234 (m. 1818) senesinde tekrar döndü. Fakat aynı sene içinde tekrar vazîfeden ayrıldı. Sekiz gün geçtikten sonra Mekkî-zâde Mustafa Âsım Efendi’nin ayrılmasıyla boşalan şeyhülislâmlık makamına getirildi. Yirmi ay kadar bu vazîfeyi doğruluk ve adâlet üzere yürüttü. 1236 (m. 1821) senesinde vazîfeden ayrılıp Afyonkarahisar’a gitti. Afyonkarahisar’da iken, kısa bir müddet sonra vefat etti.
Âlim ve fâzıl bir zât olan Halîl Efendi, âdil ve iffet sahibi idi. Eyyûb Sultan Câmii’nde Ramazan aylarında, imsak vaktinden sabah namazına kadar Kur’ân-ı kerîm okuttururdu. Bundan başka hayır hasenatı da var idi. Kaynaklarda eseri hakkında bilgiye rastlanmamıştır.
Kaynaklar
1) Devhat-ül-meşâyıh; sh. 125
2) İlmiye sâlnâmesi; sh. 582
3) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-3, sh. 2056
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"