Meşhur Osmanlı devlet adamlarından. Doğum târihi bilinmemektedir. Rumeli’den devşirme olarak alınıp, Sarayda (Enderun’da) İslâm terbiyesi ile yetiştirildi. Saray ve hükûmet işlerinde vazîfe aldı. Saraydan ilk olarak 1554’te Mısır Vâlisi Mahmûd Paşaya kethüdâlık vazîfesiyle çıktı. Mısır’da başarılı hizmetler yapıp, kâbiliyeti dikkat çektiğinden; Sancakbeylik ve Emir-i Hac’lık vazîfesi verildi. 1569’da Mısır Beylerbeyi Koca Sinan Paşa ile Yemen’in fethine katıldı. Yemen’e önce Vâli, 1576’da Beylerbeyi tâyin edildi. Yemen Beylerbeyi iken îmâr faaliyetlerinde bulunup Sanâ Kasrında bir câmi ve Nakîm Dağından su getirme tesisleri kurdu. Bu vazîfedeyken İstanbul’a çağrıldı. Şarkîkarahisar Sancakbeyi oldu. Şarkîkarahisar’dan sonra çeşitli vilâyetlerde vazîfe aldı. Diyarbakır Beylerbeyi iken Karaman’a tâyin edildi.
1585’te Karaman Beylerbeyi vazîfesindeyken, Özdemiroğlu Osman Paşanın komutasında Tebriz Seferine katıldı. Tebriz civârındaki savaşın en kritik ânında atı ile berâber savaş meydanındaki kuyuya düştü. Hamza Mirza kumandasındaki Safevî kuvvetlerince esir alınıp hapsedildi. 1590 Osmanlı-Safevî Antlaşmasına kadar İran’da kalan ve atıyla kuyuya düşmesinden dolayı “Kuyucu” lakabı verilen Murâd Paşa, İstanbul’a gelip, Kıbrıs Beylerbeyliğine tâyin edildi.
Kuyucu Murâd Paşa 1596 Haçova Meydan Muhârebesinde büyük yararlıklar gösterdi. Uzun seneler Macaristan cephesinde lâyıkıyla hizmet etti. Cephedeyken bâzı sulh müzâkerelerinde bulundu. Birinci Ahmed Han (1603-1617) Osmanlı Sultanı olunca, Kuyucu Murâd Paşa Şubat 1603’te Rumeli Eyâleti ile berâber Budin muhâfazasına memur edildi. 1605’de Divan-ı Hümâyûnda dördüncü vezir oldu. İran’daki Safevî Devleti (1501-1732)nin teşvik ve kışkırtmaları netîcesinde Anadolu ve Kuzey Suriye’deki isyanlar tehlikeli bir hal aldığından, Anadolu isyanları veİran meselesi için Ferhad Paşa serdar tâyin edildi. Kuyucu Murâd Paşa Avusturya cephesindeki faâliyetlerinden ve Macaristan-Avusturya meselesindeki teşebbüslerinden dolayı 13 mayıs 1606’da Engürüs Serdârı oldu. 1593 yılından beri devâm eden Avusturya Savaşına son veren Zitvatoruk Antlaşmasını imzâladı. Antlaşmaya göre savaşın en önemli sebeplerinden birini teşkil eden Estergon Kalesi Osmanlılarda kalıyordu.
Kuyucu Murâd Paşa Rumeli’ndeyken, Osmanlı Devleti için en büyük tehlike İran meselesi ile Anadolu ve Suriye taraflarındaki isyanlar idi. “Celâlî İsyanları” adı verilen, devlet içinde orduya bile sâhib olan âsîleri cezâlandırmak için Şeyhülislâm Sun’ullah Efendinin tavsiyesi ile Aralık 1606’da Murâd Paşa sadrâzam tâyin edildi. Sadâret mührünü Belgrad’da alan Murâd Paşa, serhad işlerini hallettikten sonra İstanbul’a geldi.
Osmanlı Devletinin 1593 yılından beri Avrupa cephesinde savaşlarla meşgûl olmasını fırsat bilen İran-Safevî Devleti, Anadolu ve Kuzey Suriye’de karışıklıklar çıkardı. Celâlî İsyanları çok tehlikeli bir hal almıştı. Murâd Paşa, Kuzey Suriye’de Derezi (Dürzî) bir hükûmet kurmuş olan Canbolatoğlu Ali Paşa üzerine 1607 Temmuzunda İstanbul’dan hareket etti. Yol boyunca âsilere karşı uslandırma hareketlerinde bulunan Murâd Paşa, âsi Canbolatoğlu’na karşı Maraş Beylerbeyi Zülfikâr Paşadan yardımcı kuvvetler aldı. Daha sonra harekete geçerek İskenderun yakınlarındaki Oruç Ovasında mevzilenmiş olan âsî kuvvetlerini bozguna uğrattı. Canboladoğlu ve Lübnan Derezi Lideri Maanoğlu Fahreddîn ile bütün Dürzi kabîle reislerinden canlarını kurtarabilenler kaçtı. Murâd Paşa, Haleb’i ele geçirip, isyancıları ve bölücüleri bölgeden temizleyerek, kışı orada geçirdi. Bağdâd’daki Taviloğlu Mustafa üzerine Cağalazâde Mahmûd Paşa kumandasında ordu gönderip, onu kaçırttı. Murâd Paşa Heleb’deyken Kalenderoğlu otuz bin Celâli kuvvetiyle İstanbul’u tehdîd etti. Kalenderoğlu’nun yanında birçok Celâlî elebaşısı ve başıbozuk da vardı. Murâd Paşa; İçel’deki Muslî Çavuş’un Kalenderoğlu ile birleşmesini önlemek için ona İçel Sancakbeyliğini verip, Maraş ve Göksun’dan yeni kuvvetler aldı. Kalenderoğlu, İstanbul’dan gönderilen bir mikdâr Osmanlı hazîne ve kuvvetlerini almak için Göksun Boğazı’nı kapamak istedi. Murâd Paşa daha önce hareket ederek Boğaz’ı tuttu. Burada iki taraf arasında şiddetli bir muhârebe vukûa geldi. Savaşın en şiddetli ânında Serdârın hendeklere sakladığı yeniçerileri meydana çıkarıp hücuma geçirmesi üzerine Kalenderoğlu bozuldu. İran’a sığınmak için Doğuya doğru kaçmaya başladı. Âsîler tâkib edilerek Eylül 1608’de Şarkîkarahisar’da toplanan binlerce Celâlî imhâ edildi. Anadolu âsîlerden temizlenince Murâd Paşa, 1608 sonunda İstanbul’a döndü.
Murâd Paşa böylece dâhiyâne bir siyâsetle Osmanlı Devletinin içinde huzûru bozup, düşmanlarıyla işbirliği yapan âsîleri ortadan kaldırdı. Ayrıca Üsküdar Seferi denilen 15 Haziran 1609’daki harekâtla da Musli Çavuş ve Yûsuf Paşa gibi âsîleri ve bunlarla işbirliği yapanları îdâm ederek, bunların fesat tohumlarını ve köklerini kuruttu. Murâd Paşa 1610 baharında, Osmanlı Devleti içindeki karışıklıkların plânlayıcısı ve destekcisi İran-Safevî Devletine karşı sefere çıktı. Tebriz’de bulunan Safevî Şâh Abbâs (1587-1628)ın Celâlî İsyanları ve Avusturya Seferi (1593-1606) esnâsında işgal ettiği toprakları ve Kafkasya’yı kurtarmak veya Osmanlı lehine bir antlaşma sağlamak için İran Seferine çıktı. Şâh Abbâs Murâd Paşaya elçi gönderdi. Safevî elçileri Sultan Ahmed Hana gönderildi. Murâd Paşa Tebriz önlerine geldiğinde Sefer mevsimi geçtiğinden, kışı geçirmek için Diyarbakır’a çekildi. Murâd Paşa İran üzerine yeni bir Sefer hazırlıkları içindeyken doksan yaşlarında 6 Ağustos 1611’de Âmid kışlığında vefât etti. İstanbul’da yaptırdığı medresenin bahçesindeki türbesine defnedildi.
Murâd Paşa; gayretli, dindâr, üstün komutanlık, idârecilik, diplomatlık ve devletin çıkarlarını her şeyden üstün tutan bir şahsiyete sâhipti. Rumeli’den devşirme olarak alınıp, sarayda yetiştirildi. Osmanlı hânedânına çok sâdıktı. Ülkesine ve milletine çok hizmeti oldu. Tecrübeli, samîmî ve ileri görüşlü olduğundan icrââtlarında tâvizsiz hareket ederdi. Soğukkanlı olup hissiyatını saklamasını bilir, vakti gelince harekete geçip muvaffak olurdu. Nakşibendî tarîkatına bağlı olup, her hafta Kur’ân-ı kerîmi hatmeder, adâletten ayrılmazdı. Ancak devlet düşmanlarına karşı şiddetli ve amansızdı.
Avusturya Seferinde Haçlı zihniyeti, İran Safevî Devleti ve devlet içindeki taraftarlarına karşı çok şiddetli mücâdele etti. Ülke içinde âsî Celâlîleri ortadan kaldırdığı için ihtilal yanlılarının çeşitli taarruzlarına uğradı. Devrine âit kaynaklarda, ilmî eserlerde, meselâ İngiltere elçisi Lello; Murâd Paşanın ülkesine iyiliği dokunduğunu, basîret sâhibi olduğunu, memleketin iç işlerini düzeltip, hâkimiyeti sağladığını, iyi bir asker ve devlet adamı olduğunu yazar. On üç yıl süren Avusturya Seferi ve yıllarca devam eden Celâlî İsyânları netîcesinde mâliyenin durumunu öğrenmek için Ayn Ali Efendi’ye Kavânin-i Âl-i Osman Der Mezâmîn-i Defter-i Dîvân adlı eserini yazdırdı. Yabancılarla olan münâsebetlerde çok dikkâtli olup, meseleleri gayet iyi tâkip ederdi. Murâd Paşa, İstanbul’da Vezneciler semtinde Edebiyât Fakültesi arkasında, medrese, dükkanlar, türbe, sıbyan mektebi ve sebilden meydana gelen bir külliye ile Erzurum’da büyük bir câmii ve hamam yaptırmıştır.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"