Sultan üçüncü Ahmed Han devri Osmanlı sadrâzamlarından.
1658-1660 seneleri arasında doğdu.
1712 senesinde Limni’de vefât etti.
Kastamonu sancağının Osmancık kasabasında doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemekle beraber, vefât ettiğinde 50 yaşını geçtiğine göre, 1658-1660 seneleri arasında doğduğu muhtemeldir. Gençlik yılları hakkında kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. Kendi yazdığı bâzı mektuplardan, Akdeniz sahillerinde pek çok memleketi gezdiği anlaşılmaktadır. Bu seyahatlerinin sonunda İstanbul’a gelerek, sarayda yazıcılık hizmetine girdi. Yüzünün güzelliği ve güzel ezan okuması sebebiyle bir müddet sonra Güzelce Müezzin lakabıyla anılır oldu. Hizmetleri esnasında gösterdiği dikkat, gayret ve titizliğin yanısıra güleç yüzü, ağırbaşlılığı ve yumuşak huyluluğu ile kendisini herkese sevdirdi.
Mehmed Paşa, o zamanlar şehzâde olan üçüncü Ahmed Han ile yakınlık kurdu ve bu sayede baltacılar ocağına alındı. 1695 senesinde ikinci Mustafa Han’ın tahta çıkmasıyla dârüsseâde ağalığına getirilen Habeşî Ali Ağa tarafından ikinci yazıcılığa tâyin edildi. Ayrıca bu zâtın imâmet hizmetlerini de gördü. Pâdişâh ikinci Mustafa Han’ın da sevgi ve iltifatlarını kazandı. Onun Osmanlı hânedânı mensuplarına ve sultanlara olan bu yakınlığını çekemeyenlerin aleyhinde faaliyetleri neticesinde, mümkün mertebe saray dışı hizmetlerde kullanılmaya başlandı. Dokuz sene kadar muhtelif vazifelerde bulundu ve Osmanlı topraklarının hemen hemen büyük kısmını gezdi. 1703’de üçüncü Ahmed Han’ın tahta çıkması ile mîr-âhûrluğa (imrâhor) tâyin edildi. Bir süre sonra Trablus ve Halep taraflarına tahsildar olarak gönderilerek, tekrar saraydan uzaklaştırıldı. 6 Eylül 1704’de Mehmed Paşa’ya vezirlik rütbesi verilerek, kapudanlık vazifesi tevcih edildi. Aynı sene içinde Kalaylıkoz Ahmed Paşa’nın yerine sadârete getirildi. On sekiz ay bu görevde kaldı. Hakkında çıkarılan bâzı dedikodular sebebiyle 1706 senesinde azledilerek, önce Erzurum’a, ardından Halep vâliliğine tâyin edildi. Dört sene kadar bu vazifelerde kaldıktan sonra, lüzum üzerine İstanbul’a çağrılarak 18 Ağustos 1710’da ikinci defa sadârete getirildi.
Baltacı Mehmed Paşa, ikinci defa sadrâzam olduğu zaman, Osmanlı Devleti’ni meşgûl eden belli başlı iki mes’ele vardı. Bunlardan biri, Osmanlı hükümetine sığınan İsveç kralı on ikinci Karl’in memleketine gönderilmesi, diğeri de, Rusların sulh andlaşmasını bozarak Osmanlı topraklarına saldırmaları idi. Toplanan fevkalâde bir mecliste Rusya’ya harb açılması kararlaştırıldı. Sadrâzam Baltacı Mehmed Paşa, 9 Nisan 1711 günü Osmanlı ordusunun başında Prut seferine çıktı. Rus ordusunun başlarında imparatorları birinci Petro (Deli Petro) ve karısı Katerina vardı. Rus ordusunu Prut şehri yakınlarında bir bataklıkta sıkıştırarak kuşattı ve ilk hücumlarla hayli yıprattı. Bu arada Kırım hanı Devlet Giray da Rus ordusunun geri ile alâkasını keserek, Osmanlı ordusuna büyük hizmet etti. Ancak bu sırada Osmanlı ordusunun geri saflarında bulunan bâzı yeniçeriler fitne çıkararak firar etmiş, bir kısmı da savaşa karşı isteksizlik göstermişti. Baltacı Mehmed Paşa, buna rağmen Rus ordusunu imha için hucûm emri verdiği sırada, Çar tarafından murahhas tâyin edilen yahûdi asıllı baron Peter Şafirov, Osmanlı tarafına geçti. Her türlü şartı kabul ederek sulh isteğinde bulunması üzerine, Baltacı Mehmed Paşa yanındaki devlet ricali ile yaptığı istişare sonunda, yeniçerilerin durumunu da gözönüne alarak, andlaşma imzaladı.
Bu andlaşma ile Ruslar aleyhine ağır şartlar getirildi. Azak kalesinin Osmanlılara iâdesi ile Özi boyundaki iki Rus kalesinin yıkılması ve Lehistan’ın Rus nüfuzundan kurtulması dikte ettirilmiştir.
Prut muahedesi akdedilirken, Deli Petro’nun karısı Katerina’nın, Baltacı Mehmed Paşa’nın çadırına gelip, yalvarıp yakardığı, mücevherlerini takdim ettiği ve nihayet Paşa’nın gönlünü yaparak, sulh için kandırdığı gibi rivayetler hakîkate uygun olmayıp târihî kayıtlardan çok, romanlarda görülen hayâl mahsûlü yalanlardır. Mehmed Paşa, değil Katerina ile, Petro’nun şansölyesi baron Şafirov ile bile görüşmemiştir. Sulh esasları, reîsülküttâb Ömer Efendi ile baron Şafirov arasında tesbit edilmiştir. Devrin kaynaklarında böyle bir görüşme hakkında hiç bir bilgi yoktur.
Rus imparatorunun gönderdiği mücevherlerle paralar rüşvet gibi gösterilirse de, doğru değildir. Kale ve ordu teslimlerinde, galip kumandanlara böyle hediyeler ve fidyeler gönderilmesi âdet idi. Baltacı Mehmed Paşa, gönderilen fidyeye el sürmediği, doğuda ve batıda yayınlanan kaynaklarda yer almıştır.
Baltacı Mehmed Paşa, Prut seferi dönüşünde Edirne’de iken görevinden azledilerek önce Midilli, daha sonra Limni’de mecburî ikâmete tâbi tutuldu. 1712 senesinde Limni’de vefât etti. Şeyh Mehmed Mısrî’nin medfûn bulunduğu kabristana defnedildi. Sadâret makamında, toplam olarak, iki sene altı ay yirmi sekiz gün kalmıştır.
Târihdeki şöhreti; Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Prut savaşından ve kabiliyetli bir Anadolu çocuğunun Osmanlı devlet idaresi sisteminde sadrâzamlığa kadar yükselebileceğinin numunesi, olarak gösterilmesinden ileri gelen Baltacı Mehmed Paşa, yumuşak tabiatlı bir devlet adamı idi. Mizaç itibariyle cenk adamı olmayıp, nâzik bir kalem efendisiydi. Baltacı Mehmed Paşa, bâzı kaynaklarda zikredildiği gibi zengin değil, yokluk içinde vefât etmiştir.
Kaynaklar
1) Osmanlı Târihi Kronolojisi; cild-4. sh. 4
2) Rehber Ansiklopedisi; cild-2, sh. 232
3) Büyük Türkiye Târihi; cild-6, sh. 273
4) Prut Seferi (Fevzi Kurdoğlu, Ankara-1938)
5) XII. Karl ve Osmanlı İmparatorluğu (A.N. Kural, Ankara-1942)
6) Târihi Râşid; cild-3. sh. 3 v.d.
7) Zeyl-i Hadikat-ül-vüzerâ (Dilâverzâde); sh. 7
8) Gûlşen-i meârif; cild-2, sh. 3 v.d.
9) Sicilli Osmânî; cild-4, sh. 208
10) Baltacı Mehmed Paşa ve Büyük Petro (A. Refik, İstanbul-1327)
11) Nusretnâme (Fındıklı Mehmed Ağa, Üniversite Kütüphânesi, Yıldız Kitapları No: 2321 57
12) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-4, sh. 280
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"