Yüzondördüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi Halil’dir. Çorum ili, Mecitözü ilçesi, Varay bucağına bağlı Kürt köyünden Mustafa Efendi’nin oğludur. 1219 (m. 1804) senesinde Mecitözü’nde doğdu. 1298 (m. 1881) senesinde İstanbul’da vefat etti. Fâtih Câmii bahçesindeki eski şeyhülislâmlardan Mehmed Refîk Efendi ve Ömer Hilmi Efendi’nin mezarlarının yakınında defnedildi.
İlim öğrenme çağına gelince, ilk önce Amasya’ya, daha sonra Konya’ya giderek ilim öğrendi. Hasen Fehmî Efendi ile birlikte aynı medresede talebe oldular. Konya’da bazı ilimleri öğrendikten sonra İstanbul’a geldi. Vidinli Mustafa Efendi’nin derslerine devam etti. Üstün bir gayret sahibi olup, tatil zamanlarını dahî boş geçirmezdi. Abdurrahmân Efendi’den de ders aldı. 1250 (m. 1834) senesinde aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye ulaşıp, icâzet (diploma) aldı. 1251 (m. 1835) senesinde rüûs imtihanını kazanıp müderris oldu. Ders okutup talebe yetiştirdi. 1255 (m. 1839) senesinde ilk olarak “Hâriç” rütbesiyle Sırrı-zâde Mescidi’nde ders verdi. Daha sonra derece derece yükselerek fetvâhâneye devam edip müsevvid (fetvâ müsveddelerini yazan) oldu.
1278 (m. 1861) senesinde İstanbul kadılığı kapı naipliğine getirildi. 1279 (m. 1862) senesinde fetvâ emînliği başmüsevvidliğine yükseldi. 1282 (m. 1865) senesinde Askerî kassam kadılığına (vefat eden kimselerin kalan mirasını mirasçılara taksim eden kadı) tayin edildi. Aynı sene içinde Yenişehir kadılığına nakledildi. 1283 (m. 1866) senesinde, Filibeli Halîl Efendi’nin ders vekîlliğine getirilmesi üzerine boşalan Fetvâ emînliğine tayin edildi. Aynı zamanda Edirne mevleviyyeti pâyesiyle 1284 (m. 1867) senesinde Haremeyn pâyesiyle, 1285 (m. 1868) senesinde İstanbul pâyesiyle taltif edildi. Aynı sene içinde Evkâf-ı Hümâyûn (vakıflar) müfettişliğine tayin edildi. 1286 (m. 1869) senesinde bu vazîfeden ayrılarak hacca gitti. Hac ibâdetini îfâ, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabr-i şerîfini ziyâret edip döndükten sonra “Şer’iyye Tedkikler Meclisi” ve kısa bir müddet sonra “Mecelle Cemiyeti” üyeliğine getirildi. Bu arada Mecelle Cemiyeti başkanı Ahmed Cevdet Paşa ile uzun müddet beraber kalıp birlikte çalıştı. Ahmed Cevdet Paşa onun ilminden çok istifâde etti. 1288 (m. 1871) senesinde ikinci defa Fetvâ emînliğine tayin edildi. Arkasından da “Şer’î Hâkimler Seçim Meclisi” üyeliğine getirildi. 1290 (m. 1873) senesinde Anadolu kadıaskeri payesi verildi. 1294 (m. 1877) senesinde açılan Birinci Meclis-i Meb’usân’a üye olarak girdi.
Aynı yıl içinde Hasen Hayrullah Efendi’nin vazîfeden ayrılması üzerine boşalan şeyhülislâmlık makamına, Sultan İkinci Abdülhamîd Hân tarafından tayin edildi, 1 yıl 9 ay kadar bu makamda kaldıktan sonra, 1295 (m. 1878) senesinde bu vazîfeden ayrıldı. Bu sırada A’yân üyeliği devam ediyordu. Kendi evine çekilip ibâdet ve tâat ile meşgul iken vefat etti.
El-Hâc Kara Halîl Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, fıkıh ilminde özel ihtisas sahibi idi. İlmiyle amel eden fazilet sahibi müttekî (haramlardan sakınan) ve Allahü teâlâya çok ibâdet eden bir zât idi. Bazı mu’teber fıkıh kitaplarına Arabça takrizleri vardır.
Kaynak
1) İlmiye sâlnâmesi; sh. 608
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"