Yüzüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi, Mustafa Âsım olup, seksendokuzuncu şeyhülislâm Mekkî Mehmed Efendi’nin oğludur. Mekkî-zâde diye bilinir. 1187 (m. 1773) senesinde İstanbul’da doğdu. 1262 (m. 1846) senesinde İstanbul’da vefat etti. Fâtih’te Bahâî Efendi kabristanında babasının kabri yanına defnedildi.
Babasından ve zamanının diğer âlimlerinden ilim tahsil edip, onüç yaşındayken “Hâriç” rütbesiyle müderris oldu. Çeşitli medreselerde ders okuttuktan sonra, yirmibeş yaşındayken, 1212 (m. 1797) senesinde Galata kadılığına tayin edildi. 1216 (m. 1801) senesinde Mekke-i mükerreme payesine nail oldu. 1224 (m. 1809) senesinde İstanbul kadılığına getirildi. Alemdar Mustafa Paşa’nın İstanbul’a gelişini, Üçüncü Selîm Hân’ın şehîd edilmesini, Kabakçı Mustafa isyanıyla İstanbul’un ve devlet düzeninin alt üst olduğunu gördü. Sultan İkinci Mahmûd pâdişâh olduktan sonra, 1226 (m. 1811) senesinde Anadolu kadıaskerliğine, 1229 (m. 1813) senesinde Rumeli kadıaskerliğine tayin edildi. Bir müddet sonra vazîfeden alındı. Kendi köşesine çekilip, ilim ve ibâdetle meşgul oldu. Çelebi-zâde Mehmed Zeynî (Zeynel’âbidîn) Efendi’nin şeyhülislâmlık vazîfesinden ayrılması üzerine, 1233 (m. 1818) senesinde şeyhülislâmlık makamına yükseldi. Şeyhülislâm olduğu zaman kırkdört yaşında bulunuyordu. 1 yıl 7 ay 7 gün bu vazîfede kaldıktan sonra, 1234 (m. 1819) senesinde vazîfeden alındı. Konağına çekilip, ibâdet etmekle meşgul iken, 1239 (m. 1823) senesinde tekrar şeyhülislâmlığa getirildi. Bu defa 2 yıl 2 ay vazîfe yaptıktan sonra vazîfeden ayrıldı. Bundan sonra kendi konağında ilim ve ibâdet etmekle meşgul olan Mustafa Âsım Efendi, Yâsinci-zâde Abdülvehhâb Efendi’nin vazîfeden alınması üzerine üçüncü defa, 1248 (m. 1833) senesinde yeniden şeyhülislâm oldu. Sultan İkinci Mahmûd Hân kendisini çok takdîr ediyordu. İkinci Mahmûd Hân’ın vefatından sonra pâdişâh olan Sultan Birinci Abdülmecîd Hân da onu vazîfede bıraktı. Sultan Abdülmecîd Hân devrinde ondört yıla yakın bu şerefli vazîfeyi doğruluk ve adâletle yürüttü. Bu vazîfeye devam ederken, bir gece evinde vefat etti. Üç defa olan şeyhülislâmlık müddeti toplam 17 yıl 1 ay kadardır.
Mekkî-zâde Mustafa Âsım Efendi, âlim, fâzıl, vazîfesinde dikkatli, doğruluk ve adâletten ayrılmayan gösteriş ve sun’îlikten uzak bir zât idi. Her türlü kötü huylardan temizlenmiş, güzel ahlâk sahibi ve Allahü teâlâya çok ibâdet ederdi. İlim ve ma’rifet ehlinin kıymetini bilirdi. Haram ve şüphelilerden şiddetle sakınır, din ve devlet işlerinde gayet çalışkan ve dirayetli idi. Tatlı dilli, güler yüzlü olup, herkesle iyi geçinirdi. Kaynaklarda eseriyle ilgili bilgiye rastlanmamıştır.
Kaynaklar
1) Devhat-ül-meşâyıh; sh. 124
2) İlmiye sâlnâmesi; sh. 580
3) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-1, sh. 3046
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"