Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddîn Paşanın, Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile yaptığı deniz savaşı.
27 Eylül 1538’de Adriyatik Denizinin Arta Körfezi kıyısında Preveze Kalesi önündeki açık sularda gerçekleşmiş ve Osmanlı donanmasının zaferiyle sonuçlanmıştır.
Başlangıçta Osmanlı Devletinin emrinde olmayan Barbaros Hayreddîn Paşa ve arkadaşlarının, Akdeniz hâkimiyetinde rolü çok büyüktür. Bu kahraman Türk denizcileri, Cezâyir ve Tunus’ta yerleşmeye çalışan Avrupalıları oralardan söktüler ve denizlerin arslanı oldular. Yavuz Sultan Selim, bu kahramanlara asker ve top göndererek yardım etti. Kânûnî Sultan Süleymân Macaristan’da zaferler kazanırken, onlar da aynı yılda, yâni 1525’te Akdeniz’in kuzey sâhillerini vuruyor, Hıristiyan donanmalarını zapt ediyorlardı. İmparator Şarlken’in Barbaros’a karşı gönderdiği Kaptan Andrea Doria mağlup olarak Septe Boğazını aştı.Türk denizcileri İspanyolların zulmüne uğrayan yetmiş bin Endülüs Müslümanını Kuzey Afrika sâhiline çıkardı. Bu büyük zafer üzerine Kânûnî, Barbaros’u 1533’te İstanbul’a dâvet etti. Barbaros gelirken, birçok zafer daha kazandı. Pâdişâh onu merâsimle karşılattı. Kendisini ve devletini Pâdişâhın emrine veren büyük denizci, Kânûnî tarafından Cezâyir Beylerbeyliğine tâyin olundu.
Diğer taraftan Almanya İmparatorluğu ve İspanya Krallığı, Papalık ve Venedik hükûmetleri, Müslüman Türkleri Akdeniz’den atmak için, Osmanlı Devletine karşı ittifak kurdular. Bunun üzerine Kânûnî, 1537-38 kışında yeni bir donanma hazırlanmasını emretti. Dört elle işe başlayan Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddîn Paşa, daha hazırlıklarını bitirmeden Mısır’dan yola çıkan hazînenin muhâfazası için kırk gemiyle denize açılmak mecburiyetinde kaldı. Mısır’dan gelecek gemileri vurmak için Girit sularında kırk gemiyle pusuya yattığı haber alınan Andrea Doria, Barbaros’un geldiğini duyunca kaçtı. Fakat Osmanlı donanması, geri dönmeyip, Şira, Patnos, Naksos vs. adalarını aldı. Bu esnâda tamamlanan doksan gemi de donanmaya katıldı. Mısır’dan gelen Sâlih Reis komutasındaki yirmi parça gemi de Barbaros’un gemileri arasına katıldı. Gemi sayısı yüz elliye ulaştı.
Girit Adası kalelerini zorlayıp bir hayli ganîmet alan Barbaros Hayreddîn Paşa, kürekçi ve asker ikmâli yaptı. Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması, İstanköy Adasında ikmâl ve istirâhatle meşgûlken Hıristiyan ittifakı da gittikçe güçlendi. Barbaros’un korkusundan, Akdeniz kıyılarındaki koylara hapsedilmiş bir vaziyete giren Haçlı devletleri, Osmanlılara karşı sıkı birlik kurdular. İrili ufaklı filolardan muazzam bir Haçlı donanması meydana getirdiler.
Bu Haçlı donanmasının başına getirilen meşhûr Cenevizli amiral Andrea Doria, Osmanlıya tâbi Mora Yarımadası kıyısındaki Preveze’ye taarruz ederek kaleyi muhâsara etti.Haberi alan Barbaros, Turgut Reis komutasında yirmi gemilik bir gönüllü filosu gönderdi. Zanta sularında kırk gemilik düşman karakol filosuna rastlayan Turgut Reis, hemen dönüp Barbaros’u haberdâr etti. Zanta’daki düşman filosu da Andrea Doria’ya Osmanlı donanmasının yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Barbaros’un yaklaştığını öğrenen Andrea Doria, Preveze muhâsarasını kaldırıp, donanmasını toplamak üzere kuzeye çekildi.Venedik’e âit Kefalonya Adasını bombardıman eden Hayreddîn Paşa, Preveze’ye varıp kaleyi tâmir ettirdi ve sağlamlaştırdı.
Denizlerdeki Müslüman hâkimiyetini ortadan kaldırmak için bir araya gelmiş olan müttefik Haçlı donanması, Korfu civârında toplanarak, Osmanlı donanmasını nasıl yeneceklerini tartıştılar. Kara harekâtı teklifine karşı olan Andrea Doria’nın isteği kabûl edildi. Haçlı donanmasının mevcûdu 162 kadırga ve 140 bârça olup tamâmı 302 idi. Bu gemilerde 2500 top ve 60.000 asker vardı. Türk donanması ise, kürekli, yâni çektiri sınıfından olarak 122 parçadan ibâretti. Gemilerin baştarafında üçer adet uzun menzilli 166 adet top bulunuyordu. Ayrıca donanmada, gemi mürettebâtı yanında yeniçeri ve tımarlı sipahilerden olmak üzere toplam 20.000 asker bulunuyordu. Görüldüğü gibi Türk donanması adet îtibâriyle düşmana nazaran üçte bir ve top îtibâriyle on altıda birdi. Bundan başka Türk donanmasında sekiz bin cenkçi askere karşı, müttefiklerin gemilerinde altmış bin silâhlı asker bulunuyordu.
Müttefik donanması henüz Preveze önüne gelmeden evvel Barbaros, kumandanları toplayarak görüştü. Kumandanlardan Sinân Reis ile sancakbeyleri düşman donanmasının Akceom Burnuna asker çıkarma tehlikesine karşı orasının tahkim edilmesini söyledilerse de Barbaros buna lüzum olmadığını beyân etti. Fakat kumandanların ısrârı üzerine, teklife muvâfakat ederek oraya bir miktar asker çıkardı. Kendisi gemi kaptanlarına lâzım gelen tâlimâtı verdi.
Gerçekten de Akceom’a asker çıkarılması çok isâbetli oldu. Preveze önüne gelen müttefik donanması Akceom sâhiline keşif müfrezeleri gönderdiyse de Türklerin tüfek atışıyla karşılaştıklarından geri döndüler.
Nihâyet 27 Eylül günü devrin iki muazzam donanması karşı karşıya geldi. Osmanlı donanmasının merkezinde Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddîn Paşa; sağ kanadında Sâlih Reis; sol kanadında büyük coğrafya ve matematik âlimi meşhûr denizci Seydi Ali Reis; ihtiyâtta da, Turgut Reis, Murâd, Sâdık, Güzelce reislerle gönüllüler vardı. Müttefik Haçlı donanmasının başında Avrupa’nın en meşhur amirâli Andrea Doria ve Venedikli Marco Grimari ilePapalık donanma komutanı Vicent Capallo bulunuyordu. Haçlılar çeşitli devlet ve milletlerden meydana geliyordu. AralarındaTürk düşmanlığı hissinden ve Haçlı dayanışmasından başka birliği teşkil eden unsur yoktu. Osmanlılar ise kumandanlarına son derece hürmetkâr olup, mâneviyâtları pek yüksekti.
Muhârebe başlamadan önce Barbaros Hayreddîn Paşa bütün reisleri, Kaptan-ı deryâ baştardasına toplayıp, gemi, silâh ve sayıca fazla olan düşman donanmasının tâbiye üstünlüğünün safdışı edileceğini anlattı. Gâlip gelindiği taktirde Akdeniz’de mutlak bir Osmanlı hâkimiyetinin tesis edileceğini ifâde edip, mâneviyâtlarını yükseltti. Gemilere üçer top yerleştirip, hilâl şeklinde muhârebe nizâmına soktu.
Haçlı komutanı Andrea Doria’nın yaptığı harp nizâmında Venedik ve Papa filoları önden gidiyor, İspanya ve Ceneviz filoları onları tâkip ediyordu. Rüzgâr Haçlı donanmasının arkasından esiyor, Osmanlı donanmasına adım atma fırsatı vermiyordu. Preveze önündeki limanın girişini kapatarak Osmanlı donanmasının çıkışını engellemek isteyen Haçlı donanması, kuvvetli rüzgârı arkasına alıp Preveze’ye doğru hareket etti. Hava çok sisliydi. Rüzgârın Osmanlı donanması lehine yön değiştirmesi ve sisin dağılması ile, Haçlı donanması kendisini Türklerin önünde buldu. Barbaros Hayreddîn Paşa, kırk gemilik bir filoyla Haçlı müttefik donanmasına saldırıp, onları ikiye ayırdı. Andrea Doria geri çekilerek, Korfu Adasına döndü. Müttefik donanma amirallerinin ısrârı ile gemileri üç saf halinde tertip edip, tekrar taarruza geçti. Haçlı donanmasının en önünde büyük savaş gemileri olan kalyonlarla karakalar, ikincisinde kadırgalar, üçüncüsünde de küçük gemiler arka arkaya dizilmişti. Andrea Doria, birinci safı kendisine siper alıp, ikinci safta savaşı idâre ediyordu. Her türlü manevra imkânı olan Osmanlı gemileri önünde can derdine düşen Venedik kaptanı, geriden gelen Andrea Doria’dan yardım istedi. Fakat Haçlı gemilerini yakalamakta usta olan Barbaros bu fırsatı kaçırmayıp, bâzısını batırıp, kimisini de esir aldı. Geri kalanlar kaçtı. Andrea Doria, durumun kötüye gittiğini görünce, müttefiklerinin imdât istemelerine bakmayarak selâmeti kaçmakta buldu. Barbaros Hayreddîn Paşa, batırdıklarından başka yirmi dokuz gemi ve üç bine yakın Haçlı askerini esir aldı. Osmanlılar ise, dört yüz şehit ve sekiz yüz yaralı verdi. Bir Osmanlı gemisi de hasar görmüştü.
Aldığı gemileri tâmir edip, yaraları sardıktan sonra, kaçan düşmanı aramak için yola çıkan Barbaros, Korfu Adasına, sonra Avlonya’ya gitti. Fakat Haçlıları yakalayamadı. Kışın yaklaşması üzerine Preveze’ye, Turgut Reis’i bırakarak İstanbul’a döndü.
Preveze Zaferi, Boğdan Seferinden dönüşte Barbaros’un oğlu başkanlığında gönderilen bir heyet vâsıtasıyla Yanbolu’da iken Sultan Süleymân Hana arz edildi. Bu zafer haberine çok sevinen Sultan Süleymân Han, Barbaros ve arkadaşlarına duâdan sonra, kaptan paşa haslarına yüz bin akçe zam yaptı ve bütün ülkelere fetihnâmeler gönderdi.
Preveze Zaferinden sonra Akdeniz Türk gölü hâline geldi. Herbiri birer deniz kurdu olan Osmanlı leventlerine denizler dar gelip, okyanuslara açıldılar. Avrupa krallarının desteğindeki deniz korsanlığının önüne geçilip, deniz seyâhati, ticâreti ve sâhildeki halkın emniyet ve huzûru sağlandı. Kuzey Afrika’daki İslâm devletleri Avrupa devletlerinin tecâvüzlerinden korundu. Deniz yoluyla hac farîzası emniyet altına alınarak, hacılar korsan taarruzundan emin olarak hac yaptılar. Deniz yoluyla hac farîzası emniyet altına alınarak, hacılar korsan taarruzundan emin olarak hac yaptılar.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"