On altıncı yüzyıl Osmanlı denizcisi.
Korsanlıktan yetişerek Osmanlı hizmetine girdi. Venediklilere karşı yapılan Mora Seferine, meşhur denizci Kemâl Reis’in maiyyetinde bahriye sancak beyi olarak katıldı (1499-1500). 1498 yılında Ümid Burnundan dolaşarak Hindistan’a ulaşmanın mümkün olduğunu farkeden Portekizliler, Kızıldeniz ve Atlas Okyanusunda Müslümanlara sıkıntı vermeye başladılar. Sultan İkinci Bâyezîd Han tarafından Portekizlilerin zararına mâni olmak için teknik ve stratejik malzemeyle birlikte Mısır’a gönderildi. Mısır donanmasını Osmanlı donanmasına benzer şekilde teşkilâtlandırdı. Basra Körfezi ve Kızıldeniz girişlerindeki stratejik noktaları zabtederek Hindistan Ortadoğu ticâret yolunu ele geçirmeye çalışan Portekizlilere karşı mücâdele etti. Gurab adıyla bilinen 50 çektiriden müteşekkil bir Mısır-Memlûk filosuyla çıktığı sefer, Yemen’de ortaya çıkan isyân sebebiyle netîcesiz kaldı. Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim Hanın emri üzerine eli altında bulunan donanmayı Cidde’den Süveyş’e getirdi (1517). Bir süre burada kalarak Süveyş Tersânesini genişletti. Sonra Haliç Tersânesinin genişletilmesiyle vazifelendirildi (1518) ise de, Kânûnî başa geçince, Hind kaptanlığı ünvânı ile doğrudan doğruya Dîvân-ı hümâyuna bağlı olarak Süveyş’teki Osmanlı filosunun başına tâyin edildi. Bir taraftan Süveyş Tersânesini tanzim ederken, diğer taraftan Portekizlilere karşı mücâdeleye devâm etti. Mısır’a gelen Makbul İbrâhim Paşayla bizzat görüşerek, kendi adıyla anılan lâyihâsını sundu. Lâyihâda; Portekizlilerin elinde bulunan limanların durumunu, Hint deniz yolunun Osmanlı ticâretine sağlayacağı faydaları anlattı. İbrâhim Paşanın emriyle Süveyş kaptanlığını kurdu (1525). Süveyş’te inşâ ettiği kırk beş parçadan müteşekkil donanmasıyla Hint Okyanusuna doğru yola çıktı. Aden’i aldı. Fakat ömrü Hind sularında dolaşmaya yetmeyip, gemisinde vefât etti (1529).
Osmanlı denizcileri, Selman Reis’in tecrübesinden istifâdeyle Süveyş’ten Endonezya’ya kadar Müslümanların yardımına koştular. Devamlı şekilde Portekiz, Hollanda ve İngiliz donanmaları ile mücâdele ettiler. Osmanlı Devleti güçsüz kalınca, yüz binlerce Müslüman, vahşî Haçlı denizcileri tarafından hayâsızca katledildi.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"