Büyük Türk denizcisi ve Osmanlı kaptan-ı deryâlarından.
1500 yıllarında doğduğu tahmin edilmektedir.
25 Haziran 1587 târihinde İstanbul’da vefât etti.
Anadolu’dan alınarak Turgut ve Piyâle Paşalarla berâber büyük Osmanlı amirali Barbaros Hayreddîn Paşanın yanında yetiştirildi. Asıl adı Uluç Ali’dir.
Osmanlı Sultanı Kânûnî Sultan Süleyman Han (1520-1566) devrinde Barbaros Hayreddîn, Turgut ve Piyâle Paşaların bulundukları deniz muhârebelerine katıldı. Gösterdiği yararlılıklar üzerine 1550’de Sisam Adası mâlikâne olarak kendisine verildi. 1565’te İskenderiye Beylerbeyliğine tâyin olundu. Mısır donanmasıyla Malta Seferine katıldı. Turgut Reisin bu muhârebede şehid düşmesi üzerine Trablusgarb Beylerbeyi oldu. 1568’de Barbaroszâde Hasan Paşanın yerine Cezâyir Beylerbeyliğine tâyin edildi. 1570’de Papanın teşvikiyle meydana getirilen Haçlı donanmasına karşı İnebahtı Deniz Muhârebesine katıldı. 7 Ekim 1571 İnebahtı Deniz Muhârebesindeki fâciadan kurtulunca, İkinci Sultan Selim Han (1566-1574) onu kaptan-ı deryâlığa getirdi. İstanbul tersânelerinde yeni bir donanma yaptırarak, 1572’de Akdeniz, 1573’te İtalya, 1574’te Tunus Seferlerine çıktı. Bu seferler netîcesinde Akdeniz’de Osmanlı hâkimiyeti pekiştirilerek, İspanyolların elinden Tunus’u aldı. 26 Temmuz 1574’te Fas Kalesini yaptırdı. 1584’te Kırım Seferine katıldı. 1585’te Sûriye ve Lübnan’daki Derezî (Dürzî) âsilerinin yola getirilmesi için donanmasının başında İskenderiye’ye gitti. Tophâne’de Mîmar Sinan’a yaptırdığı câminin yanındaki türbesine defnedildi.
Osmanlı Devletinin en kuvvetli devri olan 16. yüzyılda yetişen büyük denizcilerden olan Kılıç (Uluç) Ali Paşa, Akdeniz’de Osmanlı bayrağını dalgalandırırken, Hıristiyan devlet korsanlarının tavizsiz tâkipçisiydi. Adı Avrupa kaynaklarına “Occhiali” olarak geçmiştir. Kânûnî Sultan Süleymân, İkinci Selim ve Üçüncü Murâd zamanlarında Osmanlı Devletine hizmet edip, şanlı Türk zaferlerinin kazanılmasında emeği geçen kumandanlardandır. 16 yıl süren kaptan-ı deryâlık zamânında büyük harp gemilerinin inşâsına ehemmiyet verdi. 1586’da Yeni Saray’da pâdişâh için bir hamam, Boğaziçi kıyılarında iki câmi yaptırdı. Hanımı Selîme Hâtun da Fındıklı’da (Salıpazarı ile Kabataş arasında bir semt) bir mescit yaptırdı. Her ikisi de muhtaçların ihtiyaçlarını giderir, binlerce kimseye muntazam bir şekilde aylık verirlerdi.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"