İstanbul’da ilk rasathâneyi kuran astronomi, matematik ve hadis âlimi. İsmi, Muhammed bin Mâruf bin Ahmed Râsıd-üş-Şâmî olup, lakabı Takiyyüddîn’dir. Takiyyüddîn Râsıd diye meşhur oldu. 1525 senesinde Şam’da doğdu. Bir rivâyete göre Kâhire’de doğmuştur. Aslen Nabluslu aydın bir âileye mensuptur. Babası Mâruf Efendi kâdı idi. Takiyyüddîn küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Zamânının usûlüne göre tahsil görerek kâdılık mevkiine yükseldi. Daha sonra ilim tahsiline devâm etmek için Mısır’a gitti. Şam’a döndüğünde Câmi-i Benî Ümeyye’de Buhârî kitabını okumakla vazîfelendirildi. Bir süre sonra da dersiâmlığa, yâni İslâm ilimleri profesörlüğüne yükseltildi. Bir ara İstanbul’a gelen Takiyyüddîn Râsıd, Edirnekapı Bâlâ Medresesi müderrisliğine tâyin edildiyse de o, Mısır’da kâdılık yapmayı tercih etti. Daha sonra 1570 senesinde babasıyla birlikte İstanbul’a gelip, yerleşti. İstanbul’da devrin meşhur âlimlerinden çivizâde, Ebüssü’ûd Efendi, Azmizâde, Ali Kuşçu’nun torunu Kutbeddîn Efendi ve onun oğlu Mehmed Efendiyle Saçlı Emîri Efendinin ilim meclislerine katılıp, istifâde etti.
Takiyyüddîn Râsıd, İstanbul’a yerleştikten sonra, astronomi çalışmalarına ağırlık verdi ve bu alanda söz sâhibi oldu. 1571 senesinde devletin resmî müneccimbaşısı (astronomu) tâyin edildi. Bu sırada meşhûr âlim Hoca Sa’deddîn Efendiyle tanıştı. Onun vâsıtasıyla Sultan Üçüncü Murâd Hanın huzûruna kabul edildi. Pâdişâhın emriyle İstanbul Rasathânesini kurmakla vazîfelendirildi. Önceleri rasatlarını Galata Kulesinde yapıyordu. Rasathânenin inşâsında Hoca Sa’deddîn Efendinin ve sadrâzam Sokullu Mehmed Paşanın büyük yardımları oldu. Bu rasathâne, şimdiki Beyoğlu’nda bulunan Fransız konsolosluğunun yanındaydı. Rasathânenin inşâsı 1577 senesinde tamamlandı. Aynı senenin sonlarında İstanbul üzerinden geçen bir kuyruklu yıldız gözlendi ve kitaplara yazıldı. Takiyyüddîn Râsıd bu rasathânede dört sene deney ve gözlem yaptı. 1585 senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabrinin yeri bilinmemektedir.
Takiyyüddîn Râsıd, İstanbul Rasathânesinde ve özel imkânlarla yaptığı çalışmalarında birçok başarılar elde etti. Zamânı ölçmede, büyük başarı gösterdi. Rasat âletlerine sâniye taksimâtını ilk olarak koydu. Dört sene içerisinde yaptığı rasatlarla güneş cetvellerini tamamladı. Meyl-i Külliyi (bir gök cisminin yörüngesinden tam olarak sapması, tam deklinasyonu) 33° 26’ 48” olarak buldu. Bu rakam bugünkü rakamdan sâdece 36 sâniye küçüktür. Hâlbuki ünlü astronom Thyco-Brahe bunu iki misli hatâ ile 1’ 48” olarak bulmuştur. Güneşin sapmasını 2.5 sâniye farkla 1° 55’ 9,3” olarak buldu. Thyco-Brahe ise bunu 3-4 misli hatâyla tespit edebilmiştir. Ayrıca Takiyyüddîn Râsıd güneşin ortalama hareketini bugünkü değerine yaklaşık olarak hesapladı. Meridyenler arası zamânı ilk defâ ölçtü. Güneş, ay ve yıldızların doğuş yerlerini, yıldızların enlem, boylam, doğuş ve eğim metodlarını ilk defâ ortaya koydu. 60’lı sistem üzerine kurulan ve hâlen kullanılmakta olan derece, dakika ve sâniyeyi ondalıklı bir şekilde ifâde etti. Avrupa’da bu sistem yüz sene sonra 1670 senesinde Gabriel Mouton tarafından ortaya atıldı.
Takiyyüddîn Râsıd yaptığı rasatları çeşitli eserlerde toplamıştır. Bunlardan bâzıları şunlardır:
1) Et-Turuk-us-Seniyye: İlk eseri olup, mekânik ve su mühendisliğiyle ilgilidir.
2) El-Âlât-ür-Rasadiyye li Ziyc-i Şehinşâhiyye: İstanbul rasathânesinde bulunan âletleri tanıtan bir eserdir. Sultan Üçüncü Murâd Han adına yazılmıştır. Eserde, dokuz rasad âleti târif edilmiştir. Bu âletlerden bir kısmını ilk olarak kendisi yapmış ve kullanmıştır.
3) Cedâvil-ür-Resadiyye: Astronomik gözlemler sonucunda yazılan cetvellerden meydana gelmiştir. Eser tamamlanamamıştır.
4) Sidret-ül-Müntehal Efkar fî Melekût-il-Felek-id-Devvâr: Özel rasatlarını topladığı bir eseridir. Eser, astronomi sâhasında yazılan kitapların en önemlileri arasında yer alır. Takiyyüddîn Râsıd bu eserinde, trigonometriye dâir orijinal çalışmalar ortaya koymuştur. Özellikle kirişler üzerindeki çalışmalarında, kiriş 1° veya 2°nin hesâbını üç yolla yapmayı ve bunu üçüncü derece denklemi kurmakla başarmıştır. Aynı eserin sinüsler üzerine de eğilmiş ve Copernikus (Korepnik)tan farklı olarak, sinüs, cosinüs, sekand ve kosekandın târiflerini vermiş, sin (A-B), sin (A+B), sin A/2’nin formüllerini çıkarmış ve sin 1°’nin hesâbını yapmıştır.
5) Risâletü Rub’-ul-Ceyb: Rubutahtası denilen, zaman tâyini, namaz vakitlerinin, hicrî ayların ve kıblenin tâyini ve hesaplanmalarıyla ilgili âletin târifi ve kullanılışıyla ilgilidir. Manzum olarak hazırlanmıştır.
6) Tercümân-ül-Etıbbâ ve Lisân-ül-Elibbâ: Farmakolojik bir lügat olup, Takiyyüddîn Râsıd’ın tıpla da ilgilendiğinin ve bu alanda çalışmalar yaptığının delîlidir. İlâçlar hakkında bilgi veren bu eser altmış sayfadan meydana gelmiştir.
7) Gunyet-üt-Tullâb minel-Hisâb,
8) El-Müzvelet-iş-Şimâliyye li-Fadli Dâiri ufkî Kostantiniyye: Güneş saatleri, Rubutahtasıyla ilgilidir.
9) Gurûbu Şems Sebebühû ve Teahhuru: Astronomiyle ilgili.
10) Ziyc-i Cedîd-i Sa’deddîn.
11) Düstûr-ut-Tercîh li Kavâid-it-Testiğ.
12) Reyhânet-ür-Rûh fir-Rusm-is-Sa’ati alâ Musteve-üs-Sütûh: Projeksiyon metoduyla ilgilidir.
Bu büyük Osmanlı âliminin ilmî başarıları tam mânâsıyla henüz tedkik edilememiştir. Takiyyüddîn Râsıd; muhtelif rasat, mekanik, otomatik, robotik ve hidrolik âletlerin yapımı ve teknolojisi sâhasında Avrupalı meslektaşlarına rehberlik yapmış ve onları geride bırakmıştır. Batılı astronomi bilgini Thyco-Brahe’nin Takiyyüddîn Râsıd’ın eserlerini okumak sûretiyle ondan ilhâm aldığını, başarılarının büyük kısmını ona borçlu olduğunu Batılı kaynakların pekçoğu zikretmektedir.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"