Kindi

İslâm âleminde yetişen meşhur fen âlimi ve filozof. İsmi, Ya’kûb bin İshak bin Sabbah bin İmran, künyesi Ebû Yûsuf’tur. Güney Arabistan’ın meşhur Kinde kabîlesinden geldiği için Kindî ismiyle tanındı. Doğum târihi belli değildir. Babası Kûfe şehrinin ileri gelen idârecilerindendi. Kindî, 796 senesinden sonra bu şehirde doğduğu zannedilmektedir. İlim öğrenmeye Kûfe’de başlayan Kindî, sonra Bağdat’a yerleşti. Abbâsî Halîfesi Me’mûn’un ihsânlarına kavuştu. Halîfe Mu’tasım ve oğlu Ahmed’in yanında da büyük bir îtibâra sâhipti. Din ilimleri, matematik, felsefe, tıp ve astronomi ilimlerini öğrenerek söz sâhibi oldu. Mantık ve geometri ilimlerinde de üstâd idi.

Halîfe Me’mûn, Kindî’yi Beyt-ül-Hikme’deki tercüme heyetinde görevlendirdi. Bu vazifede iken eski Yunan ve Hind’den intikâl eden ilmî ve felsefî eserleri tercüme etti. Tercümelerine kendi yorum ve tenkidlerini de ekleyen Kindî, müstakil eserler de yazdı. Felsefe üzerine yazdığı eserlerinde eski Yunan kuru nazariyeciliğini tenkid edip, yeni teori ve terimler tesbit etti. Düşünce sistemini matematikî bir temele oturtmaya çalıştı. Bağdat’ta iken astronomi ve tıb ilimleri ile meşgul oldu. 867 (H. 253) senesinde Bağdat’ta vefât etti.

Kindî, ömrünün bir dönemini mekanik konusundaki incelemelere ayırdı. Ortaçağ bilginleri bu sâhada onun görüşlerine ve fikirlerine başvururlardı. Felsefe sâhasında ciddî çalışmalar yapmış, Aristo ve Eflâtun’un fikirlerinin tesiri altında kalmıştır. Psikoloji sâhasında Eflâtun’a uyuyor; metafizikte, Aristo’yu değil, Phisagor’u destekliyordu. Ona göre felsefî ilimler; matematik, geometri, tabîat ilimleri, fizik, hey’et, siyâset, mantık ve sosyolojiden ibâretti. Dînî ilimler ise; usûl-i din, tevhîd, cedel yâni bid’atçi ve din düşmanlarına karşı koyma ilimleriydi. Kindî, modern ilimde de kabul edilen İstikrâ yâni tüme varım metodunu seçmişti. Onun getirdiği terminoloji, asırlarca kullanıldı ve yaygınlaştı. Felsefe ile meşgûl olması, doğru yoldan ayrılmasına sebeb olmuş, derin bilgisine büyücülük gibi şeyleri karıştırarak Allahü teâlânın zâtî sıfatlarını inkâr etmiştir. Yanlış fikirleri, büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî tarafından inceden inceye ele alınarak gerekli cevaplar verilmiştir.

Fen ilimlerinin hemen hepsinde söz sâhibi olan Kindî, bu ilimlere birçok yenilikler getirdi. Açıların pergelle ölçülmesini ilk defâ o başlattı. Matematiği sâdece fiziğe değil, tıbba da tatbik etti. Bunu bileşik ilâçlar teorisinde kullandı. Sıvıların özgül ağırlıklarını hesapladı. Çekim ve düşme konularıyla alâkalı deneyler yaptı. Optikle etrâflı bir şekilde uğraştı. İslâm ve Avrupa ilim âlemi onun bu alanda yazdığı eserlerden çok istifâde etti. İbn-i Heysem’den sonra bile kaynak olmaya devâm etti. Bu alandaki çalışmalarında Theon ile Euclid’in eserlerinden faydalandı. Kindî’ye göre ışığın yayılması zamanla sınırlı değildir. Görme olayı; gözden koniksi olarak dağılıp genişleyen ve eşyâyı saran ışık demeti sâyesinde meydana gelmektedir. Kindî, hava tahminleri üzerinde de çalışmış ve eserler yazmıştır. Mûsikî ilminin öncüleri arasında da yer aldı. Bu konuyla alâkalı eserleri de vardır.

Kindî, Einstein’den asırlar önce, rölativite (izâfiyet) teorisini ortaya koydu. Ona göre, bütün varlıklar ve varlığın fizikî olayları izâfidir. Zaman, mekân, hareket, birbirlerinden bağımsız değildirler. Aksine bunların hepsi birbirine bağlı izâfî olaylardır. Cisim zamanla, zaman cisimle, mekân hareketle, hareket mekânla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağımlıdır. Bunlardan hiçbiri müstakil değildir. Kendisi bu konuda şöyle demektedir: “Zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır. O hâlde; cisim, hareket ve zamandan birinin diğerine bir önceliği yoktur.” Kindî, Arabî ayın ilk gününü bulmak için şu cetveli yapmıştır.

Bu cetvele göre, herhangi Arabî ayın birinci gününü bulmak için, hicrî kamerî sene sekize bölünür.Kalan, cetvelde birinci satırda bulunup, bundan aşağıya inince bulunmak istenen ayın hizâsındaki rakam, Cumâdan îtibâren gün adedi olur.

Avrupa ilim âleminde Al-Kindus, Alkhindus ve Alchinrinus adlarıyla tanınan Kindî, doğulu ve batılı birçok ilim adamına tesir etti. İbn-i Heysem, Bacon ve Witelo onun eserlerinden istifâde ettiler. Ebû Ma’şer Ca’fer bin Muhammed Belhî, Hasneveyh, Naftuye gibi talebeler yetiştirmiştir. İslâm âleminde felsefî görüşler, Kindî ile zuhûr etmiştir. Bir asır sonra Fârâbî, daha sonra da İbn-i Sînâ kendisini tâkib edenlerdendir. Bu üç filozofla İslâm dünyâsında felsefe zuhûr etmiştir. Geror de Cremona’da, Kindî’nin tesirinde kaldı ve eserlerini tercüme ederek batı ilim dünyâsına tanıttı. Kindî’nin en yakın tâkipçisi Serahsî, sonra İbn-i Sînâ’dır.

Kindî, geniş ilmine, ömrü boyunca yaptığı tetkiklere rağmen, Mu’tezile mezhebinde olması ve felsefecilerin tesirinde kalması yüzünden doğru yoldan ayrıldı. Hemen her eserinde felsefecilerin yanlış fikirlerine yer verdi. Ehl-i sünnet âlimleri kendisini îtikâd yönüyle red, ilim yönüyle takdîr ederek, ilminden faydalanmışlardır.

Kindî’nin yazdığı eserlerin sayısı 270’e ulaşmakta ve on yedi ilim sahâsını içine almaktadır. Bunlardan 22’si felsefeye, 16’sı astronomiye, 14’ü matematiğe, 32’si geometriye, 22’si tıb, 12’si tabiat ilimlerine, 7’si mûsikî nazariyelerine, 5’i psikolojiye, 9’u da mantığa dâirdir.

Eserlerinden bâzıları şunlardır:

1) Risâle fî İlel-il-Evzâ-in-Nücûmiyye,

2) Risâletun fî Sın’at- ıl Usturlâb,

3) Risâletun fî İstihrâci Merkez-il-Kameri Minel Erd,

4) Risâletun fî İstihrâci Hattı Nısfın-Nehâr ve Semt-il-Kıble,

5) Kitâbun fis-Suver,

6) Kitâbun fil Menâzir-il-Felekiyye,

7) Kitâbun fil Felsefet-il- Ûlâ,

8) Kitâbun fî Mâhiyet-il-İlmi ve Aksâmihî,

9) Risâle fil Cevâhir-il-Hamse,

10) Risâle fil-Hayât,

11) Risâle fil-Kemmiyât-il- Muzâ’ife,

12) Kitâbun fî Isti’mâl-il-Hisâb-il-Hendesî,

13) Kitâbu Euclid (Öklid),

14) Kitâbu İhtilâf-il-Menâzır.