İbni Cezzar

Onuncu asrın sonlarında yetişmiş meşhur Müslüman tabip. İsmi, Ahmed bin İbrâhim bin Cezzâr olup, künyesi Ebû Câfer’dir. İbn-i Cezzâr diye meşhur olmuştur. Avrupalılar L’Algizhar diye bilirler. 920 (H.307) senesinde Kayravan’da doğdu. 1005 (H. 395) senesinde orada vefât etti.

Dedesi ve babası zamânın meşhur hekimlerinden (doktorlarından) olan İbn-i Cezzâr, Kayravan’da zamânın din ve fen ilimlerini tahsil ettikten sonra, çalışmalarını tıp ve eczâcılık alanında yoğunlaştırdı. Tıp ile eczâcılığın birbirinden ayrılmasını ve başlı başına birer ilim olmaları gerektiğini savundu. Kayravan’daki evinde açtığı eczânesinden, muâyene ettiği hastalara gerekli ilâçları hazırlatıp verirdi. Birçok yerleri gezip, gezici doktorluk yaptı. Bu vesîle ile Kuzey İtalya, Güney Fransa ve Kuzey İspanya sâhillerine kadar gitti. Bir defâsında merkezi Buhârâ olan Sâmânî Sultânı onu sarayına dâvet etti. Fakat İbn-i Cezzâr bizzât yazmış olduğu 12.500 kilo parşomen tomarları ve on ton ağırlığındaki kütüphânesini taşımak için yüz deveye ihtiyâcı olduğundan dâveti kabul edemedi. Vefâtından sonraevinde herbiri birkaç kişi tarafından taşınan altı yüz sandık kitabı olduğu ortaya çıktı.

İbn-i Cezzâr bütün İslâm âleminde tıp ve eczâcılık sâhasında üstad olarak tanınmıştır. Eserleri elden ele asırlarca dolaşmıştır. Endülüs’te yetişen âlimlerin çoğu ondan ders almıştır. Meselâ meşhur tabip ve cerrah Ebü’l-Kâsım Zehrâvî bunlardandır.

Tıb alanında geniş araştırmalar yapıp, hastalıkların teşhis ve tedâvisini yapan ve asrın mütehassıs doktoru olan İbn-i Cezzâr, en önemli çalışmasını cüzzam hastalığı üzerine yaptı. Bu hastalığın teşhisini yapıp, sebeplerini inceledi ve tedâvi şekillerini gösterdi. Bu konu ile ilgili eser yazdı. Bu zamâna kadar cüzzamlı hastalar, insanlardan uzak yerlerde ölüme terk edildiği hâlde, İbn-i Cezzâr, cüzzam hastalarını diğer hastalardan ayırıp, özel hastânelerde tedâvi etti ve hastalığın diğer insanlarabulaşmasına mâni oldu.

Eserleri:

İbn-i Cezzâr başta, tıp ve târih alanında olmak üzere diğer ilim dallarında da eserler yazmıştır. Bu eserlerden bâzıları şunlardır:

1) Zâd-ül-Müsâfir ve Kût-ül-Hâdır: İki cilt ve yedi bölüm olarak yazılan bu eserde, karın, sırt, tenâsül yolları, cilt hastalıkları ile ateşli hastalıklar ve zehirlenmelerin tedâvisi gibi ana konular yer almıştır. İnsan vücudunu baştan ayağa ele alarak kısım kısım hastalıklarını, ilâçlarını ve tedâvi yollarını anlatan bu eser, Lâtince, Yunanca ve İbrâniceye tercüme edilmiştir.

2) Tıbb-ul-Fukarâ vel-Mesâkîn: İlâç almaya gücü yetmeyen fakirler için yazılmış olan bu eserde, bâzı önemli ve yaygın hastalıkların pratik tedâvî usûlleri anlatılmaktadır. Halkın bizzat yapabileceği ucuz ilâçların târif ve kullanışları îzâh edilmektedir.

3) El-Îtimâd fî-Edviyet-il-Müfrede,

4) El-Buğye fî Edviyet-il-Mürekkebe,

5) Kût-ül-Mukîm: Yirmi ciltlik tıp ilimleri ansiklopedisidir,

6) Kitâb-üt-Târif bi Sahîh-it-Târih: Târihle ilgilidir,

7) Risâletün fin-Nefs: Psikoloji ile ilgilidir,

8) Kitâbün fî Mîdeti ve Emrâziha ve Müdâvâtihâ: Mîde sağlığı ve hastalıklarına dâirdir,

9) Kitâb-ül-Bulga fî-Hıfz-is-Sıhha,

10) Kitâb-ül-Cüzzâm ve Esbâbühû ve ilâcühû: Cüzzam hastalığı, sebepleri, teşhis ve tedâvisiyle ilgilidir.