Müslüman astronomi âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Veycen bin Rüstem el-Kûhî olup, künyesi Ebû Sehl’dir. Hazar Denizinin güneyindeki Taberistan’ın dağ köylerinden olan Kuh’ta doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1014 (H.405) senesinde vefât etti.
Kûhî, astronomide kullanılan rasad âletlerini îmâl etmekle ve çok hassas astronomik hesaplamalar ortaya koymakla meşhur oldu. Eski Yunanlıların astronomiye âit bâzı faraziyelerini ilmî tenkide tâbi tutarak, yanıldıkları noktaları ortaya çıkardı. Meselelerin gerçek çözümünü sağladı. Büveyhîlerden Şerefüddevle ve Adudüddevle zamânında Bağdat’ta rasatlar yaptı. Bu rasatlarında bizzat kendi yaptığı âletleri kullandı. Astronomik gözlemlerinde, o zaman bilinen yedi gezegenin incelenmesine ağırlık verdi. Bunların hareketlerinin sınır ve prensiplerini tesbite çalıştı. Gün dönümü hakkında gerçek bir yorum getirdi.
Ebû Sehl Kûhî, astronomik rasatları ile ilgili ulaştığı netîceleri, bir âlimler topluluğu huzûrunda ilim âlemine takdim etti. Kûhî, Bağdat’ta, 12,5 metre yarıçapında, küre şeklinde olan özel bir binâ inşâ ettirdi. Bu kürenin ortasında küçük bir delik vardı. Bu delikten giren güneş ışıklarının günlük yolu tâkip edilirdi. Kûhî, Batlemyus’un (Ptolemy’nin) Almagest’ini, Euclides’in Elements’ini ve Usül’ünü, Arşimet’in Lemma ve diğer eserleri ile Apollonius’un Section’larını, Galen (Calinos) ve Aristo’nun bâzı eserlerini tedkik ederek, ilimde yeni merhalelere ulaştı. Ayrıca zamânında yaşamış İbrâhim bin Sinân, Ebû Sa’d el-Âlâ bin Sehl ve Sâbit bin Kurrâ’nın eserlerini de inceleyerek, bunlardaki bilgilerin esaslarını tam anlamıyla öğrendi.
Kûhî aynı zamanda, devrinin önde gelen cebir âlimlerinden sayılıyordu. Arşimet prensipleri üzerinde çalıştı ve derin tetkiklerde bulundu. Muhtelif ağırlıkların ölçümünü inceledi. Basınç ve ağırlık merkezi tâyinlerini ilk defâ ele aldı. Bu konu, daha sonraki asırlarda, Barycentris Theorems adıyla ele alınıp, geliştirildi. Kûhî, çağdaşlarından olan Ebû İshâk es-Sâbiî ile ilmî mektuplaşmalarında özellikle, “Basınç ve ağırlık merkezlerinin hesaplanması” konusunu ele aldı. Bu mektuplardan biri Ayasofya Kütüphânesi, 4832 numarada kayıtlıdır.
Ebû Sehl Kûhî, basınç ve ağırlık merkezlerinin hesaplanmasında, geometrik metodları kullandı. Eserlerinde bu îzâh ve ispatlamalara girişmeden önce, bu gibi ilmî çalışmaların, cenâb-ı Hakk’ın yarattığı eşsiz sistem ve nizâmı biraz da olsa, anlamaya yaradığını ifâde ederek, şöyle demektedir: “Bütün bu araştırmalar; Allahü teâlânın, kâniâtı yaratıp, kurduğu nizam ve sistemin, aklı ve anlayışları hayrette bıraktığını göstermektedir.”
Kûhî, basınç ve ağırlık merkezlerinin hesaplanması hakkında eski Yunanlıların çalışmalarının gülünç denilecek kadar basit ve ilmî olmaktan uzak olduğunu belirterek, kendi orijinal metod ve keşiflerini çok net bir delillendirme ile isbât etti. Bu konuda ortaya koyduğu nazariyeler o güne kadar bilinmiyordu. Matematikte, analiz ve terkib (sentez) terimlerini ilk defâ kullanan ve uygulayan âlim yine odur. Böylece Kûhî, matematik analiz metodunun ilk kurucusu oldu. Fen ve tabîat ilimlerinde, yâni tecrübî ilimlerde nihâî hakîkate matematik metodlarıyla ulaşılabileceğine inanıyordu. Onun bu ileri seviyedeki anlayışı, yüzyıllar sonra Newton ve diğer bilim adamları tarafından benimsendi.
Gayretli bir ilim adamı olan Kûhî, aynı zamanda devrinin önde gelen bir ilim teşvikçisiydi. Onun çalışma ve gayretleri ünlü iki Müslüman astronomu Ebü’l-Vefâ Buzcânî ve Ebû Hâmid Sağanî’yi gayrete getirmiş, onları ilmî çalışmalara teşvik etmiştir. Böylece Kûhî, o devirde fevkalâde yüksek seviyede bir ilmî atmosferle akademik çalışmaların teşekkülüne yol açmıştır.
Ebû Sehl’in basınç ve ağırlık merkezi konusu üzerindeki çalışmaları, ondan asırlar sonra 19. yüzyılda, A.F. Mâbius tarafından ele alınmıştır. Bütün bunlar, İslâm âlimlerinin, asırlar önce, değerli birer ilim hazînesi olan pekçok eser ortaya koyduklarını göstermektedir.
Zamânın geometri üstâdı diye değerlendirilen Kûhî’nin yaptığı çalışmalar hakkında araştırmalar devâm etmektedir.
Eserleri:
1) Es-Sâire fil-Emtâr alâ Temâd-il E’sâr,
2) Kitâbu Merâkiz-il-Ekr,
3) Kitâb-ul-Usûl alâ Tahrikât-ı Oklîdes,
4) Kitâb-ül-Berkân-it-Tâm,
5) Kitâbu Merâkiz-ud-Devâir alel Hutût min Tarîk-it-Tahlîl Dûn-et-Terkîb,
6) Kitâbu San’at-il-Usturlâb bil-Berâhîn,
7) Kitâbu Ihrâc-il-Hatteyn alâ Nisbetin,
8) Kitâb-ud-Devâir-il-Mütemâsse min Tarîk-it-Tahlîl,
9) Kitâb-uz-Ziyâdât alâ Arşimedes fil-Makâlet-is-Sâniye,
10) Kitâbu İstihrâcı Dil-il-Misbâ’ fid-Dâire,
11) Kitâb-ül-Murâselât Beynel Kûhî ves-Sâbî,
12) Risâletün fî Amel-i Muhammesin: Eserde muayyen bir kare içinde, eşkenar bir beşgenin nasıl tesis edilebileceği incelenmektedir. Kûhî bu eserini Büveyhî hükümdârı Şerefüddevle adına telif etmiştir. Eser, S.P. Hogendijk tarafından tahkik edilip, İngilizceye tercüme edilmiştir.
Kûhî, bu risâlesinde şunu isbâtlamaktadır: Bilindiği gibi, belli bir kare içinde, eşkenar bir beşgenin çizilmesi pergel veya diğer geometrik âletlerle mümkün olmamaktadır. Kûhî, bu eşkenar beşgenin iki katı zâid (Hiperbol), kullanmak sûretiyle orijinal bir metodla nasıl çizileceğini îzâh etmiştir. Onun bu buluşu, ortaçağ bilim adamlarının hiç birinde görülmemiştir.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"