On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda Bağdat’ta yetişen din ve fen âlimlerinden. İsmi, Abdüllatîf bin Yûsuf bin Muhammed bin Ali Ebî Es’ad el-Bağdâdî’dir. Künyesi Ebû Muhammed olup, lakabı Muvaffakuddîn’dir. Aslen Musullu olan Ebû Muhammed, 1161 (H.557) senesinde Bağdat’ta doğdu. Babası, zamânın hadis ve kırâat; amcası da, fıkıh âlimlerinden idiler. Ebû Muhammed, önce Arap dili ve edebiyâtını öğrenerek bu sahada söz sâhibi oldu. Sonra İslâm dîninin temel îtikâd ve fıkıh bilgilerini öğrenen Ebû Muhammed, tıb alanına yöneldi. Bu sahada derinleşip söz sâhibi oldu. Tahsilini, Şam, Kâhire, Kudüs ve Musul gibi şehirlerde tamamlayarak birçok âlimle görüştü ve onlardan istifâde etti.
İlimle uğraşmak sebebiyle aslâ boş vakti olmayan Ebû Muhammed, ya araştırma ve inceleme yapar veya talebe okuturdu. Geri kalan zamanda eser yazmakla meşgul olurdu. Tatlı dilli olan bu âlimin derslerine ilim ve irfan âşıkları koşardı. Kudüs’te bulunduğu sırada, Mescid-i Aksâ’da halka açık dersler verirdi. Sonra Haleb’e ve Anadolu’ya gitti. Ömrünün sonlarına doğru Bağdat’a yerleşti ve 1231 (H.629) senesinde burada vefât etti.
Ebû Muhammed’in tıp ilmine olan en büyük hizmetlerinden biri, kendi zamânına gelinceye kadar yetişen tıp âlimlerinin, anatomide tâkib ettikleri Galen (Calinos) nazariyelerini kabul etmeyip, yeni metodlar geliştirerek çığır açmasıdır. O devirlerde, Galen’in anatomi ile ilgili nazariyelerine kusursuz gözüyle bakılıyordu. Bu yüzden de birçok yanlışlıklar ve hatâlar meydana gelmişti. Bağdâdî, açmış olduğu yeni anatomi çığırıyla bunlara son verdi. Yazdığı El-İfâde vel-Îtibâr adlı eserinde bu hususta şöyle demektedir:
“Bizim anatomi alanındaki araştırma, inceleme ve tesbitlerimiz, bizden önce söylenilenlere uymuyor. Meselâ alt çene yekpâre bir parçadan meydana gelmektedir. Biz bunu bizzat incelememizle tesbit ettik ve gördük. Görmek, yâni tecrübe ve müşâhade, işitmekten daha sağlam ve güvenilir bir bilgi kaynağıdır. Galen, her ne kadar bu alanda söz sâhibi bir tıb bilgini ise de, müşâhade ve tecrübelerimiz onu hatâlı çıkarmaktadır.”
Bağdâdî, botanik ve zirâat ilimlerinde de söz sâhibiydi. Bu alanda yazdığı Kitâb-ül-İfâdeti vel-Îtibâr fil-Umûr-il-Müşâhedeti vel-Havâdis-il- Muâniyeti bi Erdi Mısr adlı eseri çok meşhur oldu. Bu eserinde Mısır arâzisinin ilmî tasnifini yapmış, buranın toplum yapısı ile hayvanlarını ve iklimini incelemiştir. Ayrıca Mısır’da yetişen bitkiler, yapılan yiyecekler, gıdâlar ve içeceklerle ilgili bilgiler de vermiştir.
Eserleri:
Ebû Muhammed Abdüllatîf Bağdâdî’nin eserlerinin sayısı, 130’a ulaşmaktadır. Bunların; 13’ü Arap dili ve edebiyâtı; 2’si İslâm hukûku, 9’u edebî inceleme ve tenkid, 53’ü tıp, 10’u zooloji, 3’ü tevhid ve kelâm ilmi, 3’ü târih, 3’ü matematik ilimleri, 2’si mâdenler, 23’ü muhtelif konularla ve 48’i felsefeyle ilgilidir.
Felsefeyle ilgili eserlerinin 19’u mantık, 10’u tabîat, 8’i ilâhiyât, 9’u da siyâsî ilimlerle ilgilidir.
Eserlerinden bâzıları şunlardır:
1) Câmi-ul-Kebîr: On cilt olan bu eser, mantık ve ilâhiyâtla ilgili olup, yirmi senede hazırlanmıştır.
2) Şerhu Erbaîne Hadîsen Tayyibeten: Hadis ilmi ile ilgilidir.
3) Şerhu Kitâb-ul-Fusûl li Hipokrat,
4) İhtisâru Şerh-il-Calinus li Kitâb-il-Emrâr el- Haddeti,
5) İhtisârî Kitâbu Menâfi il-A’za li Calinus,
6) İhtisâru Kitâb-il-Cenîn,
7) İhtisâru Kitâb-el-Muna,
8) İhtisâru Kitâb-il-A’dal,
9) Kitâb fî Âlât-it Teneffüs,
10) Makâle fî Sîgat-iz-Zıddi biz-Zıddi,
11) Kitâb fil-Muzil,
12) Kitâb-ul-Kifâye fit-Teşrîh: Üçüncü kitaptan buraya kadar olan eserler tıp ilmi ile ilgilidir.
13) Kitâb fil-Edviyet-il-Müfrede: Eczâcılık ile ilgilidir.
14) Kitâbu Muhtasarı Ahbârî Mısr,
15) Kitâb-ul-Hikmet-il A’lâiyye,
16) Kitâb fin-Nihâye vel-Lânihâye,
17) Kitâbu Garîb-il-Hadîs,
18) Makâletun fil-Buhrân,
19) Kitâb-ul-Kıyâs,
20) Kitâb-ul-Celî fil-Hisâb-il-Hindî,
21) Kitâb-ul-Umde fis-Siyâseti,
22) Muhtasar fî Mâba’det-Tabî’a: Metafizik ile ilgilidir.
23) Makâletun fiş-Şiir: Edebiyât ile ilgilidir.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"