Laleli Camii, III. Mustafa Han’ın, adı ile ilgili enteresan bir hikâyesi de bulunan yanındaki diğer yapılarla birlikte muazzam külliyesidir. 1760-1764 yılları arasında yaptırılan külliye cami, imaret, çarşı, dükkânlar, çeşmeler, sebil, türbe, medrese, han ve mumhâneden oluşmaktadır. Daha sonra külliyeye bir de muvakkithâne ilave edilmiştir.
Adını Laleli Baba denilen bir veli türbesinden alan külliyenin inşasına hassa başmimarı Kara (Hacı) Ahmed Ağa tarafından başlanmış ve Mehmed Tâhir Ağa tarafından tamamlanmıştır. 1782’deki yangında külliyenin bazı dükkânları yanmış, harap olan cami 1783 ve 1846 yıllarında tamir edilmiştir. Külliye yapılarından medrese günümüze ulaşmamıştır.
Camiye adını veren Laleli Baba ile padişah arasında geçen hadise şu şekildedir:
Rivayete göre III. Mustafa Han, Laleli Baba adında bir veliyi rüyasında görmüştü. Ona, “Dünyada en büyük mutluluğun ne olduğunu” sordu. O da, “yiyip içtiğini def edebilmektir,” diye cevap verdi. Padişah bu cevabı bir veliye yakıştıramamış ve yüzünü buruşturmuştu. Ancak ertesi gün padişah ağır bir kabızlığa tutuldu. Doktorlar bir çare bulamadılar. Padişah perişan bir halde iken tekrar rüyasına giren veli, kendi adına bir cami yaptırırsa bu hastalıktan kurtulacağını vadetmiş. Padişah da söz verince rahatsızlığı izale olmuştu. İşte Laleli Camii’nin yapılış hikâyesi budur. İstanbul’a en çok cami yaptıran Osmanlı hükümdarı olduğu halde hiçbirine adını verememişti. Bu sebeple padişah, “İstanbul’da dört camii yaptırdım. İkisini (Ayazma ile İskele) sele, birini yele (Laleli), birini de dedeme (Fatih) kaptırdım,” derdi. Ayazma, mukaddes su demektir. Kuş evleri ile meşhurdur. Padişah bu camiyi ağabeyi Şehzâde Mehmed ve annesi Mihrişah Vâlide Sultan’ın ruhu için yaptırmıştır. İskele Camii ise, Kadıköy’de yer alan tek padişah camiidir.
Kaynak: Kayı VIII, s. 113-114, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"