Kaside Der Tavsif-i Bağdad ve Medh-i Sultân Süleymân |
Münşi-i kudret ki çekmiş hâme-i hikmet-nigâr Buk’a-i Bağdâd’ın etmiş vasfını Dârü’s-selâm Evliyâ Burcu demiş zirâ ki hâk-i eşrefi Habbezâ Bağdâd-i hayr-encâm ü cem’iyyet-eser Hem hilâfet hükmünü hem saltanat fermânını Bundandır bâkî nişân-i mu’ciz-i Hayrü’l-beşer Bunda olmuş huccet-i hükm-i hilâfet muntavi Bunda bağlanmış gezâ şem-şîrini Sultân-i Rûm Bunda kılmış sırr-i Hak zâhir şehid-i Kerbelâ Bunda olmuş münteşir feyzi İmâm-i A’zam’ın Bundadır Ma’rûf’a ser-menzil Cüneyd’e cilve-gâh Destin etmiş seyr bin Hâtem kimi sahrâ-nişin Bunda olmuş sıyt-i ihsan ü kerem âfâk-gîr Sahn-i sahrâsında bin Leylî vü Mecnun cilve-ger Her garibe nâzenin şehr ü vilâyâtı vatan Türbet-i makbüli birr ü fâcire te’sir-bahş Bu mücerebdir ki bulmaz zulm bunda imtidâd Gerçi birkaç gün felek hayl-i belâ ta’yin edip Küfr müstevlî olup kılmıştıİsalâm’ı zebûn Tuttu dest-i nâle-i mazlûm devrân dâmenin Çehr fi’l-hâl oldu ol re’yi galattan münfa’il Lûtf-i Îzid şâmim-i ahvâl-i ehl-i fark olup Bayır olmuş mülke ta’yîn etti mi’mâr-i hıred Bâd-pâ-yi azm-i kişver-gir-i âlem-gerd ile Kıldı meşhûr-i Arab feth-i Acem târihini Rûşen etti adlden her gûşesinde bin çerağ Halladallahümme sultânen sakâ erze’l- Irak Muktedün levlâh mâ-sirrenâ ilâ sahni’s-sürûr Adluhu min nâibâti’d-dehr kehfün li’l-enam Seyfuhu min hadisât’d-devr hısnün li’l-’adâ Sıytuhu bi’l-adli li’l-islâmi aslü’l-intizâm An bülend-ahter ki fazl-ı evvelîn ü âhirîn Nûr-i mülk-râ-yi mâh ez-şem’-i cûd-eş müstenîr Asra-i dîvân-ı hükm-eş nüsha-i dîvân-ı hasr Kârgâh-ı lütf u kahr-eş mazhar-ı nâr u na’im Dergeh-eş arş-ist der-rıf’at ki ez çarh-ı berîn Hışmet-eş bahr-ist der-vüs’at ki hest ez-vey muhit Ger koned ez-sad hezâr efzûn-ter evsâf-eş rakam Ol Şeh-en-şâh-i felek-tâbi’ ki vermiş devleti Hadd-i zâtı mâ-verâ-yi iktidâr-i vehm ü akl Fevz gülzârında bir ser-sebz nahl-i bâr-ver Her ne kim âlem ana muhtâc ol andan gâni Mülk-i istiğnâda fezy-i ni’metinden lâ-yezâl Cilve-gâh-i evc-i isti’lâda vehminden müdâm Pâd-şâh-i behr ü ber Sultan Süleymân-i veli Ol nihâl-i gül-şen-i devlet ki şâh-i gül kimi Her cihetten zât-i pâki nokta-i pegâr tek Bânî-i hikmet ki erkân-i anâsırdan müdâm Salmadan kûh-i şükûhundan anun seng-i esâs Heft ahter kim kazâ emrin ser-encâm etmeğe Kat’i râh-i Ka’be-i maksûd ederlerse n’ola Münkati’dir dehrden asrında tedbir-i umûr Fâş söylerler ki biz ma’zûlüz emr ü nehyden İstese gerdun gezip rûy-i cihânı sert-e-ser Şer’ hıfzında mütimm-i mu’cizât-i Mustafâ Olmasa mümkin fezâ-yi arşa-i adlinde seyr Hak idi âdil Süleyman hâkim etmiş âleme Ol Süleymân’ın şükûhu dive salmış rüsta-hiz Ol Süleymân’a mehalli azmde mahmil hevâ Âlemmin vasfın Süleyman mülkü derlerse n’ola Almağa kıymet verip yeredn gubâr-ı der-gehin Ay ü günden keyl edip şâhid tutup halka verir B’illâh ey devlet ki der-gâhında mahremsin anun Kılmışım tertîb-i sahn-i sıdka bin dürr-i senâ Benden ol gâfil ana ben rûz ü şeb ehl-i du’â Yâ Rab olmaz mı ola âhir bu derd-i iştiyâk Buldu âlem feyz-i âmından ilac-i derd-i dil Var ümîdim kim ola hem şâmil ana merhamet Tâ medâr-i gerdiş-i gerdun bulup imkân-i devr Heft ahder ede emr-i Pâd-şâh’a inkiyâd |
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"