Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Medîne‟ye döndüğünde, müşriklerin her an geri dönüp Medîne‟yi basabilecekleri ihtimâli olduğundan, tedbir aldı. Ertesi gün, yaralı oldukları hâlde, müslümanların dünkü harpten dolayı zayıf düşmediğini bildirmek, düşmana göz dağı vererek Medîne‟ye tekrar dönmelerini önlemek için, Bilâl-i Habeşî‟ye; “Resûlullah, size düşmanı takip etmeyi emrediyor! Dün, Uhud‟da bizimle beraber çarpışmayanlar gelmeyecek, sâdece çarpışmaya katılanlar geleceklerdir, de!” buyurdu. O da, Eshâba bu emri duyurunca, çoğu yaralı oldukları hâlde derhal hazırlandılar. Hattâ ağır yaralı olan Abdullah ile Râfi isimli kardeşler, Resûl-i ekrem efendimizin bu dâvetini işitir işitmez, bütün ağrı ve sızılarına rağmen, “Resûlullah ile gazâya çıkma fırsatını kaçıracak mıyız yoksa?!” diyerek, mücâhidlerin saflarına koştular.
Sevgili Peygamberimiz, şanlı Eshâbıyla, müşrikleri takibe başladılar. Revha denilen mevkîde, müşriklerin toplanarak, Medîne‟ye baskın yapmak ve müslümanları yok etmek için karar aldıklarını öğrendiler. Bu tedbirin de, Peygamber efendimizin bir mûcizesi olduğu ortaya çıktı. Müşrikler, Resûl-i ekrem efendimizin üzerlerine doğru geldiğini duyunca, korkarak, bulundukları yeri terk edip, Mekke‟ye döndüler.201
Peygamber efendimiz, onları Hamrâ-ül Esed denilen yere kadar tâkib ettiler. Müşriklerden iki kişi yakalandı. Burada üç gün kaldılar, sonra Medîne‟ye geri döndüler.
Allahü teâlâ, Hamrâ-ül Esed‟e giden bu şerefli Eshâbı, âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle medhetti: “„Yaralandıktan sonra, yine Allahü teâlânın ve Peygamberinin dâvetine koşanlar ve hele onlardan iyilik edip fenâlıktan sakınanlar için, çok büyük bir mükâfât vardır”.202
Uhud‟da, sevgili Peygamberimizi öldürmeye yemîn edenlerden İbn-i Kamîa, Mekke‟ye döndüğünde, bir gün koyunlarına bakmak için dağa çıkmıştı. Dağın tepesinde koyunlarını buldu. İçlerinden bir koç, sür‟atle koşarak İbn-i Kamîa‟ya toslamağa başladı. Vura vura İbn-i Kamîa‟yı parçalayarak öldürdü.
Abdullah Şihâb-ı Zührî‟yi de, Mekke‟ye giderken, beyaz benekli bir yılan ısırarak öldürdü. Peygamber efendimize kasdedenlerin hepsi bir sene içinde cezâlarını görüp öldüler.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"