Kur'ân-ı kerîmin kırk dokuzuncu sûresi. Hucurât sûresi Medîne'de nâzil oldu (indi). On sekiz âyet-i kerîmedir. Dördüncü âyet-i kerîmede geçen Hucurât kelimesinden dolayı sûreye bu isim verilmiştir. Sûrede, bir kısım ahlâk kuralları ile Peygamber efendimize ve insanların birbirlerine karşı nasıl davranacakları bildirilmektedir.
Allahü teâlâ Hucurât sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Ey îmân etmekle şereflenenler! Sesinizi, Nebiyyullah'ın (Allahü teâlânın peygamberinin) sesinden yukarı çıkarmayınız. O'na karşı, birbirinize bağırdığınız gibi seslenmeyiniz!O'na saygısızlık gösterenin ibâdetleri yok olur. (Âyet: 2)
Kim Hucurât sûresini okursa, Allahü teâlâya itâat edenlerin sevâbı kadar sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Allahü teâlâ size îmânı sevdirdi, onu kalbinize yerleştirdi ve size; küfrü, fısk olan işleri ve isyânı çirkin gösterdi. (Hücurât sûresi: 7)
Allahü teâlâ hakkıyla bilendir ve Hakîmdir. (Hucurât sûresi: 8)
Birbirinizi gıybet etmeyiniz. Sizden herhangi biriniz (gıybet etmek sûretiyle) ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? (Böyle bir etten yemeniz size teklîf olunsa)tiksinirsiniz. Allahü teâlâdan korkup, gıybet etmeyin. Allahü teâlâ gıybetten tövbe edenlerin tövbelerini kabul eder. O çok merhamet edicidir. (Hücurât sûresi: 12)
Allahü teâlâ indinde en yükseğiniz, O'ndan en çok korkanınızdır. Allahü teâlâ Alîm'dir (her şeyi bilendir), Habîr'dir. (Hucurât sûresi: 13)
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"