Kur'ân-ı kerîmin yirmi beşinci sûresi. Furkân sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Yetmiş yedi âyet-i kerîmedir. Hakkı bâtıldan ayıran mânâsına Kur'ân-ı kerîmin isimlerinden olan ve birinci âyet-i kerîmede geçen Furkân kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede; Kur'ân-ı kerîmin gönderilmesinin hikmetleri, müşriklerin (Allahü teâlâya ortak koşanların) Kur'ân-ı kerîm ve Resûl-i ekremin karşısındaki inatçı tutumları, Allahü teâlânın kudret ve azameti (büyüklüğü, ululuğu), peygamberlik, kıyâmet hâlleri, hâlis mü'minlerin özellikleri anlatılmaktadır. (Kurtubî, Taberî)
Allahü teâlâ Furkân sûresinde meâlen buyuruyor ki:
İnsanı sudan yaratarak soy-sop veren Allah'tır. (Âyet: 54)
Kim Furkân sûresini okursa, geleceği şüphesiz ve muhakkak olan kıyâmet gününde,Allahü teâlâya mü'min olarak kavuşur ve hesâbsız olarak Cennet'e girer. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"