Ehl-i sünnetin îtikattaki iki imâmından biri. İsmi, Ali bin İsmâil’dir. Künyesi Ebü’l-Hasan olup, Eş’arî nisbesiyle meşhur olmuştur. Soyu, Eshâb-ı kirâmdan Ebû Mûsâ el-Eş’arî’ye "radıyallahü anh" dayanmaktadır. 941 (H.330)de vefât etti.
Küçük yaştan îtibâren ilim tahsiline yönelen Ebü’l-Hasan-ı Eş’arî; tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini zamânının meşhur âlimlerinden olan Zekeriyyâ bin Yahyâ es-Sâcî, Ebû Halîfe el-Cümeyhî, Sehl bin Serh, Muhammed bin Yâkûb el-Mukrî, Abdurrahmân bin Halef ed-Dâbî’den öğrendi. Ebû İshâk Mervezî’nin hadis derslerine devâm etti. Üvey babası ve Mûtezile kelâmcılarından olan Ebû Ali el-Cübbâî’den kelâm ilmini öğrendi. Kırk yaşına kadar Mûtezile bozuk yolu üzerinde bulundu. Bu fırkanın meşhurları arasındaydı. Yazdığı kitaplarında Mutezilenin fikirlerini müdâfaa etti. Kırk yaşından sonra bozuk yolda olduğunu anladı. Tövbe edip Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine tâbi oldu. Kendini yetiştirip, Ehl-i sünnetin iki imâmından biri oldu.
Bu bozuk yoldan dönmesini şöyle anlatmaktadır:
Üç defâ rüyâda Resûlullah efendimizi gördüm. Her seferinde bana; “Benden bildirilen mezheplere yardım eyle! Çünkü hak olan budur.” Üçüncü rüyâmda Peygamberimizden özür dileyip; “Ben meselelerin tasavvur ve delillerini öğrenmekte otuz yıl harcadığım mezhebi nasıl terk edeyim.” diye arz ettiğimde, Resûlullah efendimiz; “Eğer Allahü teâlânın sana kendi tarafından bir meded-i ilâhî ile imdâd etmesini yakînen bilmeseydim, sana böyle emir etmezdim.” buyurdu.
Ebü’l-Hasan-ı Eş’arî uyanınca; “Haktan öte, dalâletten başka bir şey yoktur.” deyip rü’yet ve şefâat hakkında ve diğer meselelerde olan hadîs-i şerîfleri inceledi. Bundan sonra on beş gün evinden çıkmayıp sonra Basra Câmiinde kürsüye çıkıp; “Ey insanlar! Bu kadar zamandır size görünmez oldum. Çünkü dikkatle inceledim ve insafla düşündüm. Yanımda yeterli delillerim vardı. Bir şeyi diğerine tercih edemedim. Sonunda Allahü teâlânın hakîkatı göstermesi üzerine önceki îtikatlarımın hepsinden çıktım, kurtuldum.” dedi.
Önceden Mûtezile yolu üzere yazdıkları ve bildiklerinin yanlış olduğunu herkese bildirdi. Ehl-i sünnet îtikâdı üzere kitaplar yazıp, dağıttı. Ömrünün sonuna kadar bu doğru îtikâdın yayılması için uğraştı.
Ebü’l-Hasan-ı Eş’arî hazretlerinin Ehl-i sünnet mezhebine geçmesi ile kelâm ilmi, mûtezilenin elinden kurtulmuş oldu. Onların elinde tehlikeli ve zararlıyken, doğru yolda gidenlere rehber oldu. Onun Ehl-i sünnete geçmesi, Ehl-i sünnet îtikâdının yayılmasında büyük bir zafer olmuştur. O zaman tesirli ve zararlı olan Mûtezile yolu mensupları, İmâm-ı Eş’arî tarafından susturuldu. Mûtezile taraftarlarını öyle zorlayıp sıkıştırdı ki, hepsi onun karşısında cevap vermekten âciz kaldı. Üvey babası ve hocası olan Ebû Ali el-Cübbâî ile yaptığı münâzaralarda onu mağlub etti.
Tasavvuftan pay almış olan Ebü’l-Hasan-ı Eş’arî eser yazmak, münâzaralara girmek ve kıymetli talebeler yetiştirmek sûretiyle Ehl-i sünnet îtikâdının yayılması ve böylece insanların saâdete kavuşması husûsunda büyük hizmetler yaptı. Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah, Ebü’l-Hasan-ı Bâhilî, Kâdı Ebû Bekr Bâkıllânî, Ebû Abdullah bin Hafif Şîrâzî, Hâfız Ebû Bekr Cürcânî, Şeyh Ebû Muhammed Taberî el-Irakî, Zâhir bin Ahmed Serahsî, Ebû Abdullah es-Sayrafî gibi büyük âlimler yetiştirdiği talebelerden bâzılarıdır.
Hayâtının kırk yaşından sonraki kısmını Ehl-i sünnetin müdâfaası ve Mûtezileye karşı mücâdeleyle geçiren Ebü’l-Hasan-ı Eş’arî, 935 (H.324) veya 941 (H.330) târihinde Bağdat’ta vefât etti. Basra Kapısı ile Kerh arasındaki kabristana defnedildi.
İmâm-ı Eş’arî, Ehl-i sünnetin îtikatta iki imâmından biridir. Îtikatta diğer imâm da, İmâm-ı Mâtürîdî’dir. Ehl-i sünnetin reisi ise İmâm-ı A’zam’dır.
Eserleri:
İmâm-ı Eş’arî’nin bilinen elli beş kadar eserinden bâzıları şunlardır:
1. Kitâb-ül-Füsûl: Mülhitler (dinsizler), tabiatçı felsefeciler, dehrîler ile zamânın ve âlemin kadîm olduğuna inananlara reddiyedir. Bu kitapta; Brehmenler, Yahûdîler, Hıristiyanlar ve Mecûsîlere de cevaplar vermiştir.
2. Mûcez: On iki kitaptır.
3. Halk-ül-Ef’âl.
4. El-Luma fi’r-Reddi alâ Ehli’z-Zeygi ve’l Bida’ : Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın irâdesi, Allahü teâlânın görülmesi, kader, istitâa, va’d ve va’îd ve imâmet meselelerinden bahseden on bölüm ihtivâ eden kıymetli bir kitaptır. İmâm-ı Eş’arî hazretlerinin bu mevzularda söyledikleri hakkında iyi bir kaynaktır.Yakın zamanda Mısır’da ve Beyrut’ta basılmıştır. Beyrut baskısında, ayrıca Richard J.Mc. Carthy tarafından bir mukaddime ve İngilizce tercümesi vardır. Spitta, bu eseri hülâsa etmiş, Joselp Hell tarafından Almancaya tercüme edilmiştir.
5. Risâlet-ül-Îmân: Spitta Almancaya tercüme etmiştir.
6. Kitâb-ul-Funûn: Mülhitlere (dinsizlere) cevap olarak yazılmıştır.
7. Kitâb-ün-Nevâdir: Kelâm ilminin inceliklerini anlatır.
8. Dehrîlerin (dinsizlerin) Ehl-i tevhide karşı yaptıkları bütün îtirâzlarının toplandığı bir kitap.
9. El-Cevher fi’r-Reddi alâ Ehli’z-Zeygi ve’l-Münker.
10. Nazar, istidlâl ve şartları hakkında Mûtezile âlimlerinden Cübbâî’nin suâllerine verilen cevaplar.
11. Mekâlât-ül-Felâsife: Felsefecilere cevap olarak yazılmış bir eserdir. Kitap üç makâleyi ihtivâ eder. Eserde İbn-i Kays ed-Dehrî’nin bâzı şüpheleri, Aristo’nun semâ (gök) ve âlem hakkındaki fikirleri çürütülmüş; hâdiseleri, saâdet ve şekâveti (kötü durumu) yıldızlara bağlayanlara lâzım gelen cevaplar verilmiştir.
12. Cevâb-ül-Horasâniyyîn: Çeşitli meseleleri ihtivâ eder.
13. Makâlât-ül-İslâmiyyîn: Bu eserinde îtikâdî fırkalardan ve kelâm ilminin ince meselelerinden bahsetmektedir. Mezhepler târihinin temel kitaplarından olan eser matbûdur (basılmıştır).
14. El-İbâne an Usûl-üd-Diyâne: Ehl-i sünnet dışı fırkaların reddi için yazılmış olup, bu husustaki delilleri içinde toplamaktadır. İngilizce tercümesi ile birlikte basılmıştır.
15. Kavl-ül-Cumlât.
16. Eshâb-ül-Hadîs ve Ehl-üs-Sünne fi’l-Îtikâd (Basılmamıştır).
17. Risâlet-ül-İstihsân el-Havdu fî İlm-il-Kelâm: Basılmıştır. İngilizce tercümesi vardır.
18. Îzâh-ül-Bürhân et-Tebyîn alâ Usûliddîn.
19. Kitâb-ül-Ulûm.
20. Tefsîr-ül-Kur’ân eş-Şerh vet-Tafsîl: İbn-i Asâkir’in bildirdiğine göre, Ebü’l-Hasan Eş’arî’nin tefsiri 70 veya 300 ciltti.
İmâm-ı Eş’arî’nin ayrıca Risâle Ketebehâ ilâ Ehli’s-Sugur bi Bâb-ül-Evbâb adlı eseri vardır. Kitap, Kafkas Dağlarının Hazar Denizi ile bitiştiği yerde Bâb-ül-Ebvâb (Demirkapı yâhut Derbend) denilen kasabanın âlimlerine yazılmıştır. Bu eser, Ehl-i sünnet vel-cemâat akâidini geniş olarak anlatmaktadır.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 6
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"