Nizâmeddin Hâmûş

Buhârâ’da yetişen evliyânın büyüklerinden. İsmi, Mevlânâ Nizâmeddîn Hâmûş’tur.

Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir.

Ancak, 14. asrın ortalarında doğup 15. asrın ortalarında vefât ettiği bilinmektedir.

İlk önce zâhirî ilimleri tahsil eden Nizâmeddîn Hâmûş tasavvufa yöneldi. Şâh-ı Nakşibend Buhârî hazretlerinin talebesi ve Nakşibendiyye yolu büyüklerinden olan Alâeddîn-i Attâr hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolunda ilerleyip yüksek derecelere kavuştu. Her şeyden yüz çevirip Alâeddîn-i Attâr’ın sohbetlerinde bulunmaya ve ondan daha çok istifâde etmeye çalıştı. Alâeddîn-i Attâr hazretlerinin en yüksek talebelerinden oldu. Zamânın en büyük âlim ve evliyâsı olarak yetişti. Birçok kerâmetleri görüldü. Onun sohbetine devâm edenler çok istifâde ettiler. Alâeddîn-i Attâr’ın talebelerinden olan büyük âlim Seyyid Şerîf Cürcânî ve Taşkent’e gittiği zamalarda da Ubeydullah-ı Ahrâr onun sohbetlerinde bulunurdu. Sa’deddîn Kaşgârî gibi büyük bir evliyâyı da yetiştiren Nizâmeddîn Hâmûş, 15. asrın ortalarında Buhâra’da vefât etti.

Nizâmeddîn Hâmûş birçok fazîlet ve üstünlüklerin kendisinde toplandığı, kerâmetler ve harikalar sâhibi bir zât idi. Güzel ahlâkta kemâl derecesinde idi. Sâde yaşamayı tercih eder, süslenmeden hoşlanmazdı. Çok mütevâzî idi. Kendinden meydana gelen kerâmetlerin hocalarının ve diğer büyüklerin latife ve sıfatları olduğunu söylerdi. Müslümanların yanlış hareket ve sözleri sebebiyle çok üzülürdü. “Müslümanlar bir bedenin uzuvları gibidir. Bedenin uzuvlarından birinde bir ağrı olunca, nasıl bir bedenin tamâmı ağrı ve sızıyı hissederse, onun tesirinde kalırsa, Müslümanlardan birisinin sıkıntısı da diğer Müslümanları sıkıntıya düşürür” buyururdu. Talebelerinden veya onu sevenlerden birisi bir sıkıntıya düşse, o sıkıntıyı fazlasıyla Nizâmeddîn Hâmûş hazretleri çekerdi.

Nizâmeddîn Hâmûş hazretleri buyurdu ki:

Susmak konuşmaktan daha faydalıdır. Susmakla insanlara faydalı olamıyan, konuşmakla hiç faydalı olamaz.

Büyüklerin yâni evliyânın huzurlarında, sohbetlerinde bulunurken uygunsuz düşüncelerin gelmemesine çok gayret ve dikkat etmelidir. Zîrâ bu büyükler, Allahü teâlânın izniyle o düşünceleri anlarlar ve bundan çok müteessir olur, üzülürler.

Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 15 s. 246