Eshâb-ı kirâmdan. Ensârın yâni Medîneli Müslümanların ileri gelenlerindendir.
İsmi, Hanzala bin Âmir bin Sâfi bin Mâlik’tir. Tâkî ve Gâsil-ül-Melâike lakaplarıyla meşhurdur. Medîne’deki büyük kabîlelerden Evs kabîlesine mensuptur. Doğum târihi bilinmemektedir. 624 (H.3) senesinde Uhud’da şehid oldu.
Hanzala "radıyallahü anh", Peygamber efendimize, peygamberlik bildirilmeden önce de îmân sâhibi olup, Allah’ın birliğine inanır, putlara tapmazdı. Hanîf yâni İbrâhim aleyhisselâmın dînindeydi. Peyamber efendimizin dâveti üzerine hemen Müslüman oldu. Bedir Savaşında bulunup, büyük kahramanlıklar gösterdi. Bedir Savaşından bir müddet sonra, Abdullah bin Übey’in kızı Cemile ile nikâhlandı. Ertesi gün de Kureyş müşrikleriyle savaş yapacaktı. Hanzala "radıyallahü anh", geceyi hanımının yanında geçirmek üzere Resûlullah efendimizden müsâde aldı. Medîne’ye geldi. O gece hanımıyla berâber kaldı. Ertesi sabah Uhud’a yetişmek için çok acele yola çıktı. Peygamber efendimiz Uhud’da harb için safları düzeltirken Hanzala yetişti. Harb başladıktan sonra kahramanca çarpıştı. Daha sonra müşrikler bozularak kaçmaya başladılar. Hanzala, Ebû Süfyân’ın yolunu kesip, atının bacaklarını kılıcıyla uçurdu. Bu sırada Ebû Süfyân yere düştü. Hanzala Ebû Süfyân’a hücûm etmekteyken arkadan yaklaşan Şeddad bin Esved, Hanzala’yı sırtından mızrakladı. Müşrik ikinci bir darbe daha vurup Hanzala’yı şehid etti.
Hanzala "radıyallahü anh", şehid olunca, Peygamber efendimiz; “Ben Hanzala’yı meleklerin gökle yer arasında gümüş bir leğen içinde yağmur suyu ile yıkadıklarını gördüm.” buyurdu.
Ebû Useyd Sa’îd "radıyallahü anh" diyor ki: “Gidip Hanzala’ya baktım, başından yağmur suyu akıyordu. Döndüm bunu Resûlullah’a haber verdim.” Peygamber efendimiz hanımına haber gönderip bunun sebebini sordu. Hanımı da, Hanzala’nın Uhud’a çıktığında gusül abdestine muhtâc olduğunu, Uhud’a yetişmek için, acele ile gusül etmeyi unuttuğunu, bildirdi. Bundan sonra Hanzala’nın adı “Gasîl-ül-Melâike” yâni melekler tarafından yıkanmış kimse olarak anıldı. Hanzala’nın şehid olmasından sonra Abdullah isminde bir oğlu dünyâya geldi.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 8, s. 293-294
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"