Eshâb-ı kirâmdandır. Peygamber efendimizin "aleyhisselam" kâtiblerinden olup, Eshâb-ı kirâm arasında “Sâbikûn-ı evvelîn” denilen ilk Müslümanlardandır. İsmi, Hâlid bin Sa’îd bin Âs bin Ümeyye’dir. Annesi Ümmü Hâlid binti Habbâb es-Sekafî’dir. Doğum târihi kesin olarak bilinmemekte olup, 634 (H.13) senesinde Yermük Harbinde şehid düştü.
Hâlid bin Sa’îd, Peygamber efendimizin insanları İslâm dînine dâvet ettiği ilk zamanlarda Müslüman oldu. Hanımı Ümeyye ve kardeşi Ömer onun teşvîki ile Müslüman oldu. Şiddetli bir İslâm düşmanı olan babası Ebû Uhayha, Müslüman olmadığı gibi, Müslümanlığı kabul ettiği için oğlu Hâlid’e çok eziyet etti. Onu evinin mahzenine hapsettirip günlerce aç ve susuz bıraktı. Bir fırsatını bulup kaçan Hâlid bin Sa’îd, Mekke’nin kenarında bir yere gizlenerek babasına görünmedi. Fakat dâimâ Peygamber efendimizle bulundu. Peygamber efendimizin emriyle diğer Müslümanlarla birlikte Habeşistan’a hicret etti. Birkaç sene orada kaldı. 628 (H. 7) senesinde Medîne-i münevvereye dönen Hâlid bin Sa’îd, bir rivâyete göre Hayber’in fethine katılıp ganîmetlerden pay aldı. Umret-ül-kazâ, Mekke’nin fethi, Huneyn Harbi, Taîf ve Tebük seferlerine ve bâzı küçük seriyyelere katıldı. Fakat Habeşistan’da olduğu için Bedir ve Uhud harplerine katılamadı. Medîne-i münevvereye döndükten sonra, Peygamber efendimiz yazışma ve mektublaşma işlerini ona verdi. Yabancı devlet başkanlarına yazılan mektuplardan bir kısmını, yapılan antlaşmaları o kaleme aldı. Peygamber efendimiz onu Yemen’e vâli tâyin etti. Peygamber efendimizin vefâtına kadar Yemen vâliliği yapan Hâlid bin Sa’îd, hazret-i Ebû Bekr’in halîfeliği sırasında ortaya çıkan mürtetler, yâni dinden ayrılanlarla yapılan muhârebelere katıldı ve büyük başarılar gösterdi. İrtidad yâni dinden dönme hareketlerinin bastırılmasından sonra Şam taraflarına gönderilen İslâm ordusuna katıldı. Ordunun bir kısmının kumandanlığı Hâlid bin Sa’îd’e verildi. Bizans ordusuyla meydana gelen bu muhârebelerde şehit düşen Hâlid bin Sa’îd bütün ömrünü harb meydanlarında geçirdiğinden Peygamber efendimizin kâtibi olmasına rağmen hadîs-i şerîf rivâyet edemedi.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 8, s. 250
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"