Peygamber efendimize "aleyhisselam" on sene hizmetle şereflenen sahâbî. Ensâr-ı kirâmın, yâni Medîneli ilk Müslümanların büyüklerinden idi. Künyesi, Ebû Hamza’dır. Bu künyeyi kendisine Resûlullah efendimiz vermiştir. Bir gün Hamza denilen baklayı toplarken, Resûl-i ekrem efendimiz onu görmüş, Ebû Hamza diye iltifât buyurmuşlardır. Lakabı Hâdimü Resûlillah (Resûlulah’ın Hizmetçisi)tır. Kendisine böyle söylenince çok sevinir ve memnun olur, bununla iftihâr ederdi. 612’de hicretten on sene önce Medîne’de doğmuş 712 (H.93) senesinde vefât etmiştir.
Resûlullah efendimiz, Medîne-i münevvereye gelişlerinde hazret-i Enes 9-10 yaşlarındaydı. Annesi Ümmü Süleym kendisini alıp, Resûlullah efendimizin huzûr-ı saâdetlerine getirdi ve; “Anam, babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Ensârın erkek ve kadınlarından sana hediye vermeyen kalmadı. Bu oğlumdan başka hediye edecek bir şeyim yok. Bunu al. Sana hizmet etsin.” deyince, isteği kabul buyruldu. Ümmü Süleym; “Yâ Resûlallah! Şu hizmetçiniz Enes’e duâ buyurunuz.” deyince, Resûlullah efendimiz; “Yâ Rabbî! Enes’in malını ve evlâdını mübârek ve yümünlü eyle, ömrünü uzun eyle, günâhların affeyle.” şeklinde duâ buyurdular.
Enes "radıyallahü anh" şöyle buyurdu: “Resûlullah efendimize on yıl hizmet etmekle şereflendim. Bir defâcık olsun bana “üf” bile demedi. Şunu niçin böyle yaptın, bunu niçin yapmadın buyurmadı.” Enes bin Mâlik hazret-i Ebû Bekr "radıyallahü anh" devrinde, Bahreyn havâlisinin zekâtını toplamakla vazîfelendirildi. Ebû Bekr’in vefâtında, Bahreyn’de bulunuyordu. Daha sonra Medîne’ye geldi. Hazret-i Ömer’in "radıyallahü anh" zamânında Medîne’de kaldı, onun meşveret meclisinde (danışma kurulunda) çalıştı. Hazret-i Osman "radıyallahü abh" zamânında Basra’da kalan Enes bin Mâlik fıkıh dersleri vermeye devâm etti. Hazret-i Ali’nin "radıyallahü anh" halîfeliği zamânına yetiştiği gibi, Emevî halîfelerinden bir kısmını gördü.
Enes bin Mâlik, uzun ve bereketli bir ömür yaşadı. Basra’da vefâtına yakın hastalandı. Halk, gece-gündüz ziyâretine geldi ve yanında bulundular. Basra’da vefât eden en son Sahâbî odur. Basra’ya 9-12 km mesâfede bulunan Tat mevkiinde 712 (H.93) senesinde vefat etti. Muhammed bin Sîrîn "rahmetullahi aleyh" tarafından gasl, techiz ve tekfini yapıldı. Vefât ettiği yere defnedildi. Vâsıyeti üzerine, Resûlullah efendimizin mübârek saçlarından bir miktar kabrine kondu.
Enes bin Mâlik Peygamber efendimizin uzun seneler hizmetinde bulunması sebebiyle, Kur’ân-ı kerîmin tefsirini çok iyi öğrenmişti. Âyet-i kerîmelerin tefsirine dâir bildirdiği rivâyetler tefsir kitaplarını süslemektedir. Peygamber efendimizden 2230 hadîs-i şerîf bildirdi. Hadîs ilminin yayılmasında önde gelenlerdendir. Verdiği derslerde Resûlullah efendimizin devrini, tekrâr o günleri yaşar gibi neşe ve zevkle anlatır, talebeler üzerinde büyük tesir uyandırırdı. Bu yüzden ilim öğrenmek için gelenler onun meclisine devâm ederlerdi. Birçok yerde ilim halkası kurdu. Talebelerinin ihtiyaçlarını kendisi temin ederdi. Mekke-i mükerreme, Medîne-i münevvere, Basra, Kûfe ve Şam ders verdiği mühim merkezlerdi. Zamânın halîfesi bile onun derslerine gelmeyi gönülden arzu ederdi. Onun ilim deryâsından istifâde edenler çoktur. Hasan-ı Basrî, Süleymân Teymî, Ebû Kılâbe, Ebû Bekr bin Abdullah el-Müzenî bunların başlıcalarıdır.
Enes bin Mâlik’in, hadis ve tefsir ilminin yanında, fıkıh ilminde de büyük hizmeti olmuştur. Müstakil bir eser teşkil edecek kadar, fetvâ ve ictihâdları vardır.
Peygamber efendimiz Enes bin Mâlik hazretlerine şöyle buyurdular:
“Ey Enes, biliyor musun, mağfireti (bağışlamayı) gerektiren hususlardan biri de, Müslüman kardeşini sevindirmendir. Onun üzüntüsünü giderirsin, yâhut içini rahatlatırsın, yâhut ona bir mal verirsin veya borcunu ödersin, yâhut kendisi olmadığı zaman çoluk çocuğuna göz kulak olursun.”
Enes bin Mâlik’in bizzat Resûl-i ekrem efendimizden rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bir kısmı şöyledir:
Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız (güçleştirmeyiniz); müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Herhangi biriniz kendi nefsi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe, gerçek mü’min olamaz.
Birbirinize buğz etmeyiniz, hased etmeyiniz (kıskanmayınız), birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir Müslüman için kardeşini üç günden fazla terk etmek (küsmek) helâl olmaz.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 6, s. 334-335
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"