Aşere-i mübeşşereden, yâni dünyâdayken Cennetle müjdelenen on Sahâbîden biridir.
Künyesi Ebû Aver ve Ebû Sevir idi. Nesebi, Saîd bin Zeyd bin Amr’dır.
Soyu, Kâ’b bin Lüvey’de Peygamberimiz Muhammed Mustafa "sallallahü aleyhi ve sellemle" ile birleşir. Annesi, Fâtıma binti Ba’ce ibni Halef el-Huzariyye’dir.
671 (H.51) senesinde Medîne’de vefât etti.
Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce, Peygamberimizle görüşürdü. Allahü teâlânın kendine verdiği ilhâmla, putlara tapan insanların hâline şaşar, putperestliğin şirk olduğunu, onlara kesilen kurbanların etinin yenmeyeceğini düşünürdü. Bu sebeple kendine yeni bir din bulmak için Sûriye taraflarına gidip, İbrâhim aleyhisselâmın dînine girerek Hanîflerden oldu. Mekke’ye döndüğünde câhiliye âdetlerinden olan kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerle mücâdele etti. Kız çocuklarının çoğunun ölümden kurtulmalarına sebep oldu. Oğlu Saîd’e de sık sık; “Bir Allah’a mı, yoksa bin ilâha (putlara) mı inanayım?” der, onu Allah’a inanmaya teşvik ederdi. Bu sebepledir ki Saîd, Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" kendisine Müslüman olmasını söyleyince, hanımı Fâtıma ile birlikte hemen Müslüman oldu. Muhammed "sallallahü aleyhi ve sellem", İslâm dînini tebliğe başladığında, ilk inananların arasına girdi.
Habbâb bin Eret evlerine gelip, Fâtıma binti Hattâb’a, Kur’ân-ı kerîm okurdu. Hazret-i Ömer bin Hattâb da, Saîd bin Zeyd’in evinde okunan Kur’ân-ı kerîmden kalbi yumuşayıp, tesiri altında kaldı. Kur’ân-ı kerîmi okuyup, fesâhat, belâgat, mânâ ve üstünlüklerine hayrân kalıp, düşmanlığı silindi. Bunun üzerine Ömer "radıyallahü anh", Resûlullah efendimizin yanına gidip îmân etmekle şereflendi. Saîd bin Zeyd radıyallahü anh, Müslüman olunca, Mekke’de, diğer Eshâb-ı kirâm gibi işkence gördü.Müşriklerin Mekke’de sûikast, işkence, zulüm ve tazyikleri artınca, Peygamber efendimizin müsâdesiyle Habeşistan’a hicret etti. Sonra Medîne’ye geldi.
Hicret-i Nebevî’den sonra Resûlullah efendimizin emriyle Talha bin Ubeydullah ile berâber Sûriye tarafına araştırma ve oradakilerin hâllerini inceleme vazîfesiyle gönderildi. Bu vazîfedeyken, Ebû Süfyân’ın başkanlığındaki kervanın durumunu araştırdı.
Bedr Gazâsında bulunmadıysa da, Peygamber efendimiz onun oklarını attılar. Ganîmetten pay ayrıldı. Peygamber efendimizin bütün gazvelerine katıldı. Cennetle müjdelendiği hâdise ve hadîs-i şerîf:
“On kişi Cennettedir. Ebû Bekr Cennettedir. Ömer Cennettedir. Osman Cennettedir ve Ali, Zübeyr, Talha, Abdurrahmân bin Avf, Ubeyde bin Cerrâh, Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedir.” (radıyallahü anhüm). Peygamber efendimiz bu dokuz kişiyi zikredip, sustu.
Eshâb-ı kirâm; “Yâ Resûlallah! Onuncusu kimdir?” diye sorunca, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem": “Saîd bin Zeyd Cennettedir.” cevâbını verdiler.
Hazret-i Ebû Bekr halîfe olunca, ona bîat etti. Hazret-i Ömer’in hilâfeti zamânında 634 (H.13)te Ecnâdeyn Muhârebesinde süvâri kuvvetlerine, Fihl Muhârebesinde piyâde birliklerine kumanda etti.
Şam’ın muhâsarasına katılıp, şehrin fethinde bulundu. 636 (H.15)da Yermük Muhârebesine katıldı. Hazret-i Osman halîfe seçildiğinde ona bîat etti. Hazret-i Osman, ona Kûfe’de iktâ olarak bir miktar arâzi verdi. Hazret-i Osman’ın şehâdetine çok üzüldü.
Saîd bin Zeyd, 671 (H.51) senesinde Medîne’ye yakın, yeşilliği bol ve güzel bir yer olan Akîk’te yetmiş yaşlarındayken vefât etti. Cenâzesini Sa’d bin Ebî Vakkâs "radıyallahü anh" yıkadı ve kefenledi. Abdullah bin Ömer "radıyallahü anh" namazını kıldırdı. Medîne’de, Bakî Kabristanlığına Eshâb-ı kirâmın omuzları üstünde getirilip, Sa’d bin Ebî Vakkâs ile Abdullah bin Ömer tarafından kabre indirilerek defnedildi.
Saîd bin Zeyd hazretleri; dünyâ ve dünyâ nîmetlerinden daha çok âhireti düşünür ve zamânını ibâdetle geçirirdi. Makam ve mevkii hiç düşünmez, ancak kendisine verilen vazîfeyi en iyi şekilde yerine getirirdi. Cihâdı çok sever, gösterişi hiç sevmezdi. Duâsı kabul olanlardandı. Bunun için kendisini kırmaktan herkes çekinirdi.
Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Ömer, Amr ibni Hâris, Ebü’t-Tufeyl; Tâbiînin büyüklerinden Ebû Osman Hindî, Saîd ibni Müseyyib, Kays bin Ebû Hâzim ve başkaları, hâl ve sözlerinden rivâyette bulunmuşlardır. Peygamber efendimizden kırk sekiz hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bâzıları:
Kim malının yanında, kanını, dînini ve ehlini korumak uğrunda öldürülürse o şehittir.
Kim başkasına âit olan bir karış yeri haksız olarak, kendi mülküne dâhil ederse, kıyâmet gününde arzın yedi katı halka gibi boynuna geçirilir.
Kırmızı beyaz mantar (Kem’e), kudret helvası nevindendir. Suyu gözlere şifâdır.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"