Kânûnî Sultan Süleymân Hanın zevcesi.
Osmanlı târihinde Haseki ve Hürrem Sultan ismiyle meşhur oldu.
1502 senesinde doğdu.
1558 tarihinde İstanbul’da vefât etti.
Süleymâniye Câmii avlusuna defnedildi. Kânûnî sonradan bu sâdık zevcesinin kabri üzerine bir türbe yaptırdı. Türbe, Mîmâr Sinan’ın eseri olup, içi muhteşem çinilerle süslüdür. Kubbeye yakın yerlerinde âyet-i kerîmeler yazılıdır.
Hürrem Sultanın hayâtının ilk safhalarına ve saray-ı hümâyûna getirilmesine dâir çeşitli rivâyetler vardır. Sarayda İslâm âdet ve terbiyesi ile yetişti. Her zaman şen ve güler yüzlü olmasından dolayı Hürrem veya Hürrem Şah adı verildi. Kânûnî Sultan SüleymânHana zevce (eş) oldu. Aklı, zekâsı ve sadâkatı ile tanındı. İlk çocuğu Şehzâde Mehmed olup, Kânûnî’nin tahta çıkmasından bir yıl sonar dünyâya gelmiştir. Mihrimah Sultan, şehzâde Selim ve Bâyezîd diğer çocuklarıdır. Bunlar kendisinden sonra vefât etmişlerdir. Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa ile evlendirildi.
Hürrem Sultan, Edirne’de hastalanmasından sonra kendisini daha çok hayır işlerine verdi. Aksaray’da o zaman Avratpazarı, bugün Haseki denilen semtte kubbeli bir câmi ile şadırvan, yanında imâret, medrese, dârüşşifâ ve mektep yaptırdı. Medrese, 1539’ da yapıldı. Şimdi belediyenin polikliniği olarak kullanılan dârüşşifâ da 1550’de inşâ edildi. Bundan başka Mekke ve Medîne-i münevverede birer imâret yaptırdı. Edirne’ye su getirtti ve bunları muhtelif çeşmelerden akıttı. Cisr-i Mustafa Paşa’da Kervansaray, câmi ve imâret yaptırdı. Bunlara kocası Kânûnî Sultan Süleymân’ın kendisine verdiği emlâkini vakfederek adını hayırla târihe yazdırdı. Kânûnî de bu sâdık zevcesi için, hayâtının sonuna kadar hayırlar ve vakıflar yaptırmıştır.
Divan şiiri kültürüne sâhib olan Hürrem Sultan ayrıca şâirdir. Şiirleri daha ziyâde Kânûnî’ye yazdığı mektuplarda görülür.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"