İslâmın ikinci şartı. Akıllı ve erginlik çağındaki her Müslüman erkek ve kadına emredilen bir ibâdet. Bedenle yapılan ibâdetlerin en üstünü. Allahü teâlâya ve Peygamberine îmândan sonra, dînimizde en kıymetli ibâdetin namaz olduğu bildirilmiştir. İslâmın birinci şartı şehâdet kelimesini diliyle söyleyip kalbiyle tasdik ederek îmân etmektir. İkinci şartı da, dînimizin direği olan, beş vakit namazı vaktinde kılmaktır. İslâmın diğer şartları zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Namaz kılmak îmânın şartı değilse de, namazın farz olduğuna inanmak, îmânın şartıdır.
Namaz, lügatta duâ demektir. Kur’ân-ı kerîm’de namaza salât denilmektedir. Salât, lügatta insanın duâ etmesi, meleklerin istiğfâr etmesi, Allahü teâlânın merhamet etmesi, acıması demektir.
Âdem aleyhisselâmdan beri, ilâhî (semâvî) dinlerin hepsinde, namaz kılmak emredilmiştir. Âdem aleyhisselâm ikindi, Yâkub "aleyhisselâm" akşam, Yûnus "aleyhisselâm" yatsı namazlarını kılarlardı. Hazret-i Âdem Cennet’ten çıktığında sabah namazı vaktiydi. İki rekat namaz kılmıştı. Hazret-i İbrâhim öğle vaktinde oğlu İsmâil aleyhisselâmı kurban etme emrinden affedildiğinde dört rekat namaz kılmıştı. Yûnus "aleyhisselâm" balık karnından kurtulduğu vakit ikindi vaktiydi. Bu zaman dört rekat namaz kılmıştı. Îsâ aleyhisselâm akşam vaktinde cenâb-ı Allah’ın verdiği nîmetlere şükür için üç rekât namaz kılmıştı. Hazret-i Mûsâ’ya "aleyhisselam" yardımcı olarak yatsı vaktinde kardeşi hazret-i Hârûn "aleyhisselam" gönderildiğinde hazret-i Mûsâ dört rekat namaz kılmıştı. Vitir namazı Peygamberimizin Mîrâc’ta kıldığı namazlardandır. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak, Müslümanlara farz edildi.
Akıllı ve erginlik çağına gelen her Müslüman erkeğin ve kadının, özrü yok ise, her gün beş kere namaz kılması, Allahü teâlânın emridir. Farz olduğu, Kur’ân-ı kerîm’de, hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiştir. Beş vakit namaz, Mîrâc gecesinde farz oldu. Mîrâc, hicretten bir yıl önce, Receb ayının yirmi yedinci gecesinde idi (Bkz. Mîrâc). Mîrâcdan önce, sabah ve ikindi namazı kılınıyordu.
Dînimizde namaz, mühim bir emirdir. Dînin direğidir. Namaz, bütün ibâdetleri kendinde toplamıştır. İbâdetlerin en üstünüdür. İslâmın beş temel esâsından biriyse de, bu toplayıcılığından dolayı, yalnız başına, Müslümanlık demek olmuştur. İnsanı Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak yarar işlerin birincisidir. Kusursuz namaz kılanın Cehennem azâbından kurtulması çok umulur. Allahü teâlâ, birçok âyet-i kerîmede, “a’mâl-i sâliha” adı verilen yarar işleri yapanların Cennet’e gireceklerini vâd etmektedir. Namaz bu işlerin başında gelmektedir. Çünkü bunlar, insanı günahlardan ve çirkin şeyleri yapmaktan korur. Nitekim, Kur’ân-ı kerîm’de Ankebût sûresi 45. âyetinde meâlen; “Kusursuz kılınan bir namaz, insanı pis, çirkin işleri işlemekten korur.” buyrulmaktadır. Namazın, bildirilen faydasına kavuşabilmek için farzlarına, vâciblerine, sünnetlerine dikkat ederek ve gönlünü Hakk’a vererek, vakitlerini geçirmeden kılmak lâzım olduğu bildirilmektedir.
Namazın ehemmiyetini bildiren âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler çoktur. Kur’ân-ı kerîm’de yüzden fazla yerde, namaz kılmak emri tekrar edilmekte, hadîs-i şerîflerde namazın nasıl kılınacağı öğretilmekte ve teşvik edilmektedir. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" bir hadîs-i şerîfte; “Benden gördüğünüz gibi namaz kılınız!” buyurmaktadır. Ayrıca namaz kılanlara Cennet’te mükâfâtlar verileceği, kılmayanların ise büyük azap göreceği bildirilmektedir.
Her gün beş kere namaz kılmak, Kur’ân-ı kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde emredilmiştir. Rum sûresinin on yedinci ve on sekizinci âyet-i kerîmelerinde Allahü teâlâ meâlen; “Akşam ve sabah vakitlerinde Allahı tesbih edin. Göklerde ve yeryüzünde olanların yaptıkları ve ikindi ve öğle vakitlerinde yapılan hamdler, Allahü teâlâ içindir.” buyurdu. Akşam yapılan tesbih, akşam ve yatsı namazlarıdır. Sabah yapılan tesbih, sabah namazıdır. İkindi ve öğle vakitlerinde yapılan hamdler, ikindi ve öğle namazlarıdır. Nisâ sûresinin yüz üçüncü âyetinde meâlen; “Belli zamanlarda namaz kılmak, müminlere farz oldu.” buyruldu.
Hadîs-i şerîfte Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:
“Cebrâil aleyhisselâm, Kâbe kapısı yanında bana iki gün namaz kıldırdı. Birinci gün, fecr-i sânî (tanyeri) doğarken sabah namazını ve güneş tepeden ayrılırken öğle namazını ve her şeyin gölgesi kendi boyu olunca ikindi namazını ve güneş batarken akşam namazını ve şafak kaybolunca yatsı namazını kıldık. İkinci günü de, tanyeri ağarınca sabahı ve her şeyin ölgesi kendi kadar olunca öğleyi ve her şeyin gölgesi kendi boyunun iki katı olunca ikindiyi ve oruç bozarken akşamı ve gecenin üçte biri geçince yatsıyı kıldık. Sonra, ya Muhammed! Senin ve geçmiş peygamberlerin ve ümmetinin namaz vakitleri, işte bunlardır dedi.”
Namaz kılmanın faydalarını bildiren hadîs-i şerîflerde buyruldu ki:
“Kapınızın önünden akan bir suda hergün beş kerre yıkanınca, üzerinizde kir kalmıyacağı gibi, beş vakit namaz kılanların hatâlarını da, Allahü teâlâ affeder”;
“Namaz dînin direğidir. Namaz kılan dînini sağlamlamış olur. Namaz kılmayan, dînini yıkmış olur.”;
“İslâmın temeli beştir. Birincisi, şehâdet kelimesini söylemektir. İkincisi, namaz kılmakdır...”;
“Allahü teâlâ kullarına, her gün beş kerre namaz kılmayı farz etti. Bir kimse, güzel abdest alıp namazını doğru kılarsa, kıyâmet günü, yüzü on dördüncü ay gibi parlar ve sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.”;
“Kıyâmette, önce namazdan sorulacaktır. Namaz doğru kılındı ise, kurtulacaktır. Namazı bozuk ise, işi kötü olacaktır.”;
“Kıyâmet günü, îmândan sonra, ilk suâl namazdan olacaktır.”; “Gözümün nûru ve lezzeti namazdadır.”;
“İnsan namaza başlayınca, Allahü teâlâ ile kul arasında olan perde kalkar.”;
“Namaz müminin mîrâcıdır.”
Namaz kılmanın fazîletini, üstünlüğünü bildiren diğer Hadîs-i şerîflerde buyruldu ki:
Ey ümmet ve Eshâbım! Tamâmiyle edâsına riâyet olunan namaz, Allahü teâlânın hoşnût olduğu bütün amellerin en fazîletlisidir. Peygamberlerin sünnetidir. Meleklerin sevdiğidir. Mârifetin, arzın ve göklerin nûrudur. Bedenin kuvvetidir. Rızkın bereketidir. Duânın kabûlüdür. Melekül-mevt (ölüm meleği) yanında şefâatçıdır. Kabirde ışıktır. Münker ve Nekir’e cevaptır. Kıyâmet gününde üzerine gölgedir. Cehennem ateşiyle kendi arasında siperdir. Sırat köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir. Cennet’in anahtarıdır. Cennet’te başına tâcdır. Allahü teâlâ, müminlere namazdan önemli birşey vermemiştir. Eğer namazdan üstün bir ibâdet olsaydı, en önce onu müminlere verirdi. Zîrâ meleklerin kimi kıyâmda, kimi rükûda, kimi secdede, kimi de teşehhüddedir. Bunların hepsini bir rekât namazda toplayıp müminlere verdi. Zîrâ namaz îmânın başı, direği, İslâmın kavli ve müminlerin mîrâcıdır. Göğün nûru, Cehennem’den kurtarıcıdır.
Namaz kılmayanlar, kıyâmet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır.
Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmağı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennet’e sokacağını Allahü teâlâ söz verdi.
Bir mümin namaz kılmaya başlayınca Cennet kapıları onun için açılır. Rabbiyle onun arasında bulunan perdeler kalkar. Cennet’te olan (güzel gözlü hûrîler) hûr-ı în onu karşılar. Bu hâl, namaz bitinceye kadar devâm eder.
Namaz, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek O’nun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Kulun âcizliğini, Rabbine îtirâf etmesidir. Bunu anlayan kimse hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Her gün beş kerre, Rabbinin huzûrunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi tertemiz olur. Kimseye zarar vermemeye çalışır. Herkese iyilik yapmaya koşar.
Namaz, rûhun gıdâsıdır. Namaz kılarken yapılması emredilen her hareketin, hem bedene ve hem de rûha sağladığı faydalar çoktur. Kusursuz kılınan namaz, insanı pis, çirkin işlerden korur. Faydalı işlere alışkanlık kazandırır. Fakirlerden, muhtaçlardan karşılık beklemeksizin, onlara yardım etmeye alıştırır. Yaptığının karşılığını yalnız Allah’tan bekler.
Namaz için alınan abdest, insanın beden bakımından temiz olmasını sağladığı gibi evinin, iş yerinin, mahallesinin köyünün ve şehrinin de temiz tutulmasını sağlar.
Esas gâyesi, Allah’a kulluk etmek için kılınan namaz içindeki her hareketin, son zamanlarda tıp mütehassıslarınca yapılan araştırma ve tetkiklerde bedene çeşitli faydalar sağladığı ve koruyucu hekimlik yaptığı tesbit edilmiştir.
Namaz, insanı disiplinli bir hayâta alıştırır. Namazın kazandırdığı bu alışkanlık, insanın bütün işlerinde hâkim olmakta ve böylece verimin ve başarının artmasına sebep olmaktadır. Sabahın erken saatlerinde namaza kalkan Müslüman, işine erken başlayacak, gün boyunca Allah’ını hatırlayarak emirlerine uymaya çalışacak ve Rabbine olan bu bağlılığı onu zararlı işleri yapmaktan sakınarak ve günün sonunda yatsı namazını kılıp bir günlük hayat muhâsebesini yapacaktır. Böylece düzenli ve tedbirli bir hayâta kavuşacaktır.
Câmilerde cemâatla kılınan namaz ise, Müslümanların kalplerini birbirine bağlar. Aralarındaki sevgiyi arttırır. Her vakitte, birbirlerine kardeş olduklarını hatırlar. Büyükler, küçüklere karşı merhametli olur. Küçüklerin de büyüklere saygılı davranması öğretilir. Zenginler fakirlere ve kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Hastalar, câmide görülemeyince, evlerinde aranıp ziyâret edilir.
Namaz çeşitleri: Müslümanlara kılınması emredilen namaz; farz, vâcib ve nâfile olmak üzere üçe ayrılır:
1. Farz namazlar: Beş vakit namaz, cumâ namazı ve cenâze namazıdır. (Bkz. Cumâ ve Cenâze Namazı)
2. Vâcib namazlar: Vitir namazı, bayram namazları, adak olan namaz ve başlanıp yarıda kalan nâfile namazlardır. Kazâya kalan vitiri, kazâ etmek vâcibtir.
3. Nâfile namazlar: Beş vakit namazın sünnetleri, terâvih namazı ve sevap kazanmak niyetiyle kılınan teheccüd, tahıyyetülmescit, işrak, duhâ, evvâbin, istihâre, tesbih namazları gibi namazlardır.
Namazın farzları: Hepsi on iki olup, yedisi dışındadır. Yâni namaza başlamadan önce yapılması lâzımdır. Bunlara namazın şartları da denir. İçindeki farzlarına namazın rükûnları denir. Bunlar da beş tânedir. Namazın farzlarından birini bilerek veya unutarak yapmamak namazı bozar.
Dışındaki farzlar:
1. Hadesten tahâret: Abdestsiz olanın abdest alması ve cünüp olanın gusül etmesidir. (Bkz. Gusül)
2. Necâsetten tahâret: Namaz kılanın vücudunu, elbisesini ve namaz kılacağı yeri her çeşit pisliklerden temizlemesidir. (Bkz. Necâset)
3. Setr-i avret: Avret yerini örtmektir. Erkeğin avret yeri, göbeğinden dizi altına kadardır. Kadınların ise, yüz ve ellerinden başka her yeri avrettir.
4. İstikbâl-i kıble: Namaza dururken kıbleye dönmektir. Vapurda, trende ve otobüste de kıbleye dönmek farzdır.
5. Vakit: Namazı vaktinde kılmaktır. Namazın vaktini bilmek ve kıldığı namazın vaktini kalbinden geçirmek farzdır. Her namazın bir vakti vardır. Her gün kılınan beş vakit namazın vakitleri güneşin gökyüzündeki hareketine göredir.
6. Niyet: Namaza dururken kalp ile niyet etmektir. Niyette, namazın adını, vaktini, kıbleye döndüğünü ve cemâatla kılınınca imâma uyduğunu bilmek farzdır.
7. İftitah tekbîri: Namaza başlarken “Allahü Ekber” demektir. Buna “tahrime tekbîri” de denir.
İçindeki farzlar:
1. Kıyam: Namaza başlarken ve kılarken ayakta durmaktır. Ayakta durmaya gücü yetmeyen hastalar oturarak kılabilir.
2. Kırâat: Namazda Kur’ân-ı kerîm okumaktır.
3. Rükû: Erkek ve kadınların, sûre okumayı tamamladıktan sonra ellerini dizlerine koyup eğilmesidir.
4. Secde: Rükûdan doğrulduktan sonra alnı ve burnu temiz yere koymaktır. İki kere secde yapmak farzdır.
5. Ka’de-i âhire: Son rekâtta tehıyyat okuyacak kadar oturmaktır.
Namazın vâcibleri: Namazın vâciblerinden birini bilerek yapmamak namazı bozmaz. Fakat günah olur. Unutarak yapmayan secde-i sehv eder. Bunlar:
1) Fâtiha sûresini okumak,
2) Fâtihadan sonra bir sûre veya âyet okumak,
3) Zammı sûreyi farzların birinci ve ikinci rekâtlarında, sünnetlerin her rekâtında okumak,
4) Secdeleri birbiri ardınca yapmak,
5) İkinci rekâtta oturmak,
6) İkinci rekâtta teşehhütten fazla oturmamak,
7) Son rekâtta otururken (Ettehiyyâtü... ) okumak,
8) Namazda tâdil-i erkâna riâyet etmek,
9) Namaz sonunda (Esselâmü... demek,
10) Kunut duâsı okumak.
11) İmâmın sabah, cumâ, bayram, terâvih, vitir namazlarında ve akşam ile yatsının ilk iki rekâtında yüksek sesle okuması,
12) İmâmın ve yalnız kılanın öğle ve ikindi farzlarında ve akşamın üçüncü, yatsının üçüncü dördüncü rekâtlarında sessiz okumalarıdır.
Namazın sünnetleri: Farz ve vâcib olan işlerden başka olarak, namazda Peygamberimizin yaptıklarına, okuduklarına da aynen uymak namazın sevâbını arttırır. Sünnetlerden bâzıları şunlardır:
1) Namazda elleri kulağa kaldırmak,
2) El ayasını kıbleye çevirmek,
3) Tekbir aldıktan sonra, el bağlamak,
4) Sağ eli sol elinin üzerine koymak,
5) Erkeğin ellerini göbeğinden aşağıya koyması, kadının göğsüne koyması,
6) Tekbirden sonra (Sübhâneke) okumak,
7) İmâmın ve yalnız kılanın (eûzü) okuması,
8) Besmele okumak,
9) Rükû’da üç kere (sübhâne rabbiye’l-azîm) demek.
<span style="color: #000000; font-size: 10pt; font-family: ve
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"