İstanbul’da, Tophane ile Kabataş arasında bulunan câmi. Evvelce bu câminin yerinde, Sultan Üçüncü Selim Han tarafından yaptırılmış olan Tophâne-i Âmire, Arabacılar Kışlası ve Câmii vardı. 1822’de bu civarda bulunan diğer binâlarla birlikte bu câmi de yandı. Yanan bu câminin yerine Sultan İkinci Mahmûd Han tarafından 1825’te Nusretiye Câmii yaptırıldı. 1826 yılında yapılan sebil ve muvakkıthâne câmiye eklendi. 1901 yılında, câminin önüne yapılmış olan Sultan İkinci Abdülhamîd Çeşmesi, cumhûriyet devrinde Maçka’ya götürülmüştür. Ampir üslûpta inşâ edilen câmi, 1955-1958 yılları arasında tâmir edildi.
Câminin kapısında bulunan kitâbe “Toptan Taphâne’yi âbâd kıldı Pâdişah” mısrasıyla başlayıp “İzzet ol Beyt-i Hüdânın söyledim târîhini-Câmi-i Mahmûd Han oldu mu’taf-ı müminîn” mısrasıyla biter ve Hicrî 1241, Mîlâdî 1825 târihini vermektedir.
Yüksek bir kâide üzerinde olan câmi, kare plânda olup, mihrâbı dışarı çıkıntılıdır. Yirmi pencereli bir kasnak ile duvarlara intikâl eden kubbesi yüksektir. Câminin cephesi mermer kaplıdır. Câmi, bir de Hünkâr Kasrına sâhiptir. Şadırvan avlusu câminin sol tarafında olup, klâsik üslûptan farklı bir şekilde yapılmıştır. Câminin iki minâresi vardır. Yapının iki yanında bulunan minâreler, ikişer şerefeli olup, çok nârindir. Câmiin kısa olan minâreleri sonraları yükseltilmiştir.
Câminin iç duvarları, kalem işleri, devrinin üslûbuna uygun tezyin edilmiştir. Câminin içini çevreleyen Amme sûresi, meşhur hattat Mustafa Râkım’ın eseridir. Nusretiye Câmiinin inşâatı münâsebetiyle resmini taşıyan bir madalya yaptırılmıştır.
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 15, s. 277-278
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"