Türk gençliği tarihinin en bunalımlı yıllarını yaşamaktadır. Gençliğimiz iki asırdır gittikçe yitirmekte olduğu kimliğini, kişiliğini bilmek ve kazanmak zorundadır. Atalarının tarihinin izlerini sürmek zorundadır. Bunun için tarihini, dilini, dinini, iyi bilmek mecburiyetindedir.
Ecdadımız Mohaç’a, Uyvar’a, Malazgirt’e Rodos’a niçin gidiyordu? Nasıl bir ruh haleti içerisindeydi? Zaferleri nasıl elde ediyordu. Nasıl ve ne için yaşıyordu?
Bunları veremezsek inanın hayal dünyasında gezinmiş ve sadece günü kurtarmış oluruz.
Bunun birinci yolu gençlerimize Peygamber efendimizi hakkıyla tanıtmak olmalıdır.
Bu yolda ve bu uğurda beraber olmak dileğiyle…
"Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"